Çömlekçilik Nedir? Çömlek Yapımı ve Tarihçesi
Pişirilmiş kilden yapılmış kap ve diğer objeler çömlek olarak bilinir. Çömlekçilik, bu tür objeleri yapma sanatına verilen isimdir. Ateşin kullanıldığı en eski teknoloji ürünüdür.
Kil, çamur gibi görünür ve onun gibi bir dokuya sahiptir; ancak değişik özellikleri vardır. Islatıldığında şekil verilebilir. Kırmızı kora dönene kadar ısıtıldığında kalıcı ve katı bir maddeye dönüşür.
Çömlek yapımında çok çeşitli kil türleri kullanılabilir. En düşük ısı derecelerinde ısıtılanlar (1100 °Cnin altı) toprak işi (saksı gibi) yapmakta kullanılır. Bu killer, topraktan alınırken gri, kahverengi, krem rengi ya da mavi siyahtırlar. Nehir ve göllerin yakınlarında su tarafından depolanmış halde bulunurlar. Sırlanmamış toprak, işi suya dayanıklı değildir.
Taş işinde, toprak işine göre daha yüksek ısı dereceleri kullanılır (1200 C’nin üstünde). Güçlüdür ve ısıtma işlemi sırasında kil tanecikleri cama benzer bir taş oluşturacak şekilde iç içe geçtiğinden suya karşı dayanıklıdır. Taş işleri, tamamen saf değildir ve bu nedenle genellikle beyaz olur.
Çin kili (kaolin), beyazdır ve 1400 C’den yüksek ısılara kadar ısıtılabilir. Porselen ve çin porseleni yapımında kullanılan içerik malzemelerinden biridir. Bu malzeme, çok kırılgan ve yarı saydamdır. Işığın, içinden geçtiğini görebilirsiniz.
Çömlekçi Çarkı
Çömlek çarkı kullanılmaya başlanmadan önce çömlekler çimdiklemek, dolamak ve katlamak gibi elle şekil verme teknikleriyle yapılıyordu. Yetenekli bir zanaatkar, bu metotları kullanarak güzel çömlekler yapabiliyordu. Ancak çömlek çarkının bulunması çok daha incelikli parçaların çok daha kısa bir sürede yapılmasına olanak tanıdı.
Çarkın üzerinde bir çömlek yapmak için çömlekçi çarkın ortasına bir kil topu koyar. Çark el ya da ayakla dön- dürülür Çömlekçi, ıslak kile elleriyle, çömlek haline gelinceye kadar şekil verir ve çömleğin kenarlarını çizer.
Isıtma ve sırlama
Asırlar boyunca çömlekçiler, çömleklerini açık havada yakılan ateşle ısıtmışlardır. Çömlekler kırılgandır. ve genellikle ateşin külünden dolayı renkleri kaybolur. Çömlekçiler zamanla çömleklerini fırınlamayı öğrenmişlerdir. Fırınlar çok yüksek derecede ısıtılarak çömleğin daha dayanıklı olması sağlanır.
Sır, kilden çömleği kaplayan ince ve erimiş cam katmanıdır. Sır, çömleği pürüzsüz, suya dayanıklı ve renkli hâle getirir. Kurşun, sofra tuzu, tahta tozu ve başka bazı maddeler eklenerek ısıtılır ve bu maddelerin çömleğin üzerinde erimesi sağlanır. Renkli sırlar, fazladan renk verici maddelerin eklenmesiyle elde edilir. Örneğin kobalt, çömleğe mavi renk verir. Demir sarı, açık mavi, yeşil, kahverengi ya da siyah rengin elde edilmesini sağlar.
8000 yıl önce, kaba kilden yapılmış ilk eşya, güneşte veya ateş üzerinde kurutulurdu. Ortadoğu’da, V. binyıla doğru, meydana çıkan fırın çömleklerin kırılma tehlikesi olmaksızın kurutulmasına imkân sağladı. Çömlekçi çarkı da bu dönemde icat edilmiştir.
Mısır’lı çömlekçiler pek erken çağlarda çarkta çevirmeyi ve fırında pişirmeyi uygulamağa başlamışlardı, hattâ sırlamayı (emay) bile biliyorlardı (M.Ö. 3000). Bu teknik, Avrupa’ya çok daha sonra gelecektir.
Yunan çömleklerinin ünü, kırmızı toprak üzerine yapılmış siyah angoblardan (yüzeye uygulanmış dekorlar) gelir. Bu vazolar geometrik desenlerle (M.Ö. X. yy.), hikâyelerden alınan sahnelerle (M.Ö. VII. ve VI. yy.) süslenir. Genel olarak vazoların süslemesi, bir resimli roman okurmuş gibi hikâyenin izlenmesine yarayan, enine şeritlere bölünür.
Avrupa’da, Ortaçağ’da henüz kabasaba ve ağır olan seramik, giderek gelişip mükemmelleşir ve XVI. yy.-da yüksek bir teknik düzeye ulaşır. XVÎÎI. yy.da, Saksonya porseleni ve Fransa’da, Sèvres ve Limoges porselenleri gerçek sanat eserleri olarak kabul edilmektedir.
Anadolu, pek çok eski sanat gibi çömlekçiliğin de beşiği sayılır. Eski Bronz I, II, III, IV, V ve VI çağlarına ait çömleklere Truva’da, Güney Anadolu’nun arkeoloji araştırma bölgelerinde, Kültepe ve Boğazköy gibi eski yerleşme merkezlerinde rastlanır. Doğu Anadolu’da bulunan Urartu çömlekleri Hitit sanatının devamıdır.
ÇÖMLEK NASIL YAPILIR?
Çömlekçilikte, kil veya kumtaşı kullanılır. Önce toprak, pisliklerinden arıtılır, sonra suyla yoğrularak pürtüksüz, homoJen bir hamur meydana getirilir.
Sonra elde modela veya kalıpta mulaj yapılabilen, biçimlendirme işlemine sıra gelir. Güney Amerika’nın bazı köylerinde bugün de kullanılan bir tekniğe kolombin adı verilir: küçük bir hamur rulosu sarmal biçimde sarılıp sonradan perdahlanır.
Çevirme en çok kullanılan yöntemdir. Çömlekçi çarkı, bir mile takılmış iki yatay tekerlekten oluşur: bacağın düzenli bir hareketiyle çalıştırılan alt tekerlek, kil yığınının konulduğu üst tekerleği döndürür. Bu çevirme sayesinde, çömlekçinin usta parmaklarının baskısı, toprağa biçim vermeğe (çatmak) yeter.
Mat ve cilâlı çömlekler vardır. Matlara (çiçek saksıları, kiremitler) hiç bir madde sürülmez. Daha çabuk kı-rılabilen cilâlı çömlekler ise hem ateşe dayanıklı, hem de su geçirmez niteliktedir; 900 ile 1 000 derece arasında birinci pişirmeden sonra, ikincikez fırına verilirken bunlar cilâlanır. Porselen, esası kaolin olan, genellikle beyaz ve yarısaydam, renksiz ve saydam bir emayla kaplı ince ve sıkı bir hamurdan yapılır. Yumuşak porselenler 1 250 derecede bir defa pişirilir ve yarısaydam kalır. Sert porselenler 1 000 derecede ilk pişirmeye tabi tutulur; üzerlerine renkli veya renksiz bir sır geçirilir; sonra yeniden, 1 400 derecelik fırına verilir, sonra da süslenir (sır altında süsleme) ve üçüncü defa fırınlanır.
Fırından çıkartılmadan önce (açık ateşli ilkel fırın, raflı fırın) pişmiş toprağın çatlamaması için, yavaş yavaş soğutulmalidır.
Bugün çömlekçi ustaları, Çin veya Japon pişirme yöntemlerinden, kabartma süsleme yöntemlerine veya Bernard Palissy’nin ün kazandırdığı alacalı emay yöntemine kadar çok çeşitli tekniklere başvururlar. Ayrıca, sanayi yöntemleri de (kalıplama ve dökme) tek bir kalıptan pek çok örnek çıkartılmasına imkân verir.
ÇÖMLEKÇİLİĞİN TARİHİ
Yapılan kazılardan M.Ö. 5000-4000 yıllarına kadar dayanmakta olduğu anlaşılmıştır. Her medeniyette çömlekcilik sanatı kendine has husûsiyet ve özellikleriyle kendini belli etmiştir.
Mısır’da kurulan medeniyetlerde M.Ö. 5000 yıllarında, İran’da ve Filistin’de kurulan medeniyetlerde M.Ö. 4000 yıllarına kadar çömlekçilik sanatının olduğu bilinmektedir. Anadolu medeniyetlerinde çömlekçilik tekniği M.Ö. 6000 yılına kadar giderek bir üstünlük göstermektedir. Mersin, Çatalhöyük ve Kızılkaya gibi merkezlerde koyu renkli cilâlı seramik bulunmuştur. Hacılar’da krem renginde astarlı ve cilâlı seramik bulunmuştur.
Truva, Yortan, Polatlı, Kusura, Beycesultan ile Güney Anadolu’daki yerleşim merkezlerinde M.Ö. 2900-2600 yıllarına âit, elle yapılmış, koyu renkli desenli bir çömlek cinsine rastlanmıştır. M.Ö. 2600-2300 devrelerine âit zaman içinde çömlekçi çarkı kullanılmaya başlanmış, kırmızı astarlı ve cilâlı seramikle kara renkli kablar ve kırmızı üzerine kahve rengi veya ak üzerine kırmızı renkte geometrik süsleme gösteren boyalı seramikler görülmüştür. M.Ö. 2300-1900 zamanında kullanılmış çömleklerin az önce izah edilen özelliklerin yanında kırmızı veya kırmızımsı bir astarla kaplandıktan sonra koyu renkte çizgili desenlerle süslenmiş olduğu, bâzılarında da tek renkli ve cilâlı özelliğinin yanında insan yüz tasvirlerinin bulunduğu görülmektedir.
M.Ö. 1900-1600 devresi Hititler zamânına rastlamaktadır. Geometrik desenler yanında stilize edilmiş hayvan figürlerine de rastlanmaktadır.
Orta Asya ve Türklerde çömlekçilik M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Göktürkler zamânındaki kaplar umûmiyetle dar ağızlı testilerle geniş ağızlı çömleklerden ibârettir. Karlukların yayıldığı bölgelerde insan ve hayvan tasvirleriyle Çu Vâdisinde bulunanlarda hayvan figürlerine rastlanır. Bu çeşit süsleme İslâmiyetin yayılmasıyla yerini stilize edilmiş kuş ve geyik figürlerine bırakmıştır. Karahanlılarda insan ve hayvan figürleri kaybolmuş, bunun yerine stilize edilmiş bitki motifleri kullanılmıştır. İslâmiyetin kabûlünden sonra Türkler daha çok çini, porselen ve fayans üzerinde çalışmış ve bu alanlarda emsâlsiz eserler meydana getirmişlerdir.
Anadolu Selçukluları (M.S. 11-13. yüzyıllar) günlük işlerinde oldukça kaba yapılı ve Bizanslıların kullandığı kırmızı taban üzerine yeşil, sarı, kahverengi sırlı seramiğe benzer kaplar kullanmışlardır. Kubâdâbât ve Konya sarayında bu çömlek cinsinden parçalar bulunmuştur. Ankara Etnografya Müzesinde bulunan ağızlıklı bir testi insan figürleri, çiçek motifleri ve geometrik desenlerle süslenmiştir.
Osmanlı devrinde de su küpleri, kavanozlar, su testileri gibi kaba eşya sırlı ve sırsız pişmiş topraktan yapılmaya devâm etmiştir. Çanakkale çömleğinin târihi çok eski olup burada yapılan çoğu yeşil, sarı, koyu kahve rengi, sırlı seramik çok tanınmıştır. Ayrıca Anadolu Hisarında Göksu, Adapazarı, M.Kemalpaşa, İnegöl, Gönen, Menemen, Kütahya, Eskişehir, Ayaş, Konya, Avanos ve Diyarbakır gibi yurdumuzun birçok bölgelerinde çömlek yapım yerleri vardır. Günümüzde çömlekçiliğin eski önemi kalmamıştır. Anadolu’da bâzı yörelerde hâlâ çeşitli tipleri kullanılmaktadır.