Divan edebiyatında Evren’ in yaratılışının anlatıldığı yapıtlarda felek geniş yer tutar Birçok beyitlerde yükseklik, yücelik, genişlik, sonsuzluk, parlaklık gibi özellikleri bakımından felek ile sevgili arasında ilişki kurulur.
Aşığın çektiği acı ve ıstıraplardan dolayı ahları, dokuz feleği (nüh felek) aşar ve bazen bu ahlar felekleri ateşe verir: Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı (Ahımdan felekler yandı, muradımın mumu hâlâ yanmaz mı) [Fuzuli].
Bazen de aşığın çektiği acılar karşısında felekler ağlar. Bu nedenle gökyüzünde meydana gelen yağmur, şimşek, gök gürlemesi gibi, doğa olayları hüsni talil yoluyla âşığın içinde bulunduğu durumun nedeni olarak gösterilir. Feleğin aldığı renkler (firuze, çini, mina-renk vb.) onu değişken ve ikiyüzlü yapar. Döndüğü için “sergerdan” diye adlandırılır; böylece onun dönekliği belirtilir: “Pek rengine aldanma felek eski felektir. Zira feleğin meşreb-i nâsazı dönektir” (Feleğin değişen rengine pek aldanma, o bildiğin eski felektir. Onun uygunsuz yaradılışı ise başlangıçtan beri dönektir) [Ziya Paşa].
Yaşlılığı, kimselere yâr olmayışı, kahpeliğiyle yakınmalara konu olur. Cem Sultan, oğlu Oğuz Han’ın ölümü üzerine yazdığı “Felek” redifli kasidede bu yakınışı dile getirdi. Aynı tema daha sonra yazılan pek cok mersiyede yinelendi.