Dolmabahçe Sarayı Tarihi, Mimari Özellikleri, Önemi
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Boğazının Rumeli yakasında, Beşiktaş ile Kabataş arasında ve deniz kıyısındadır. Dolmabahçe Sarayı 1842-1853 yıllarında Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır.
Bugünkü Dolmabahçe Sarayı sarayının yerinde eskiden padişahlara ve yakınlarına ait ahşap binalar, köşkler vardı. Hattâ Sultan Mahmut II burada büyük bir saray da yaptırmıştı. Ama bugünkü saray yapılırken bunların hepsi yıktırılmıştır.
1853’ten sonra padişahların çoğu bu sarayda oturmuştur. Atatürk de 1927’den öldüğü tarihe kadar zaman zaman Dolmabahçe Sarayında kalmış, birçok yabancı devlet başkanını (İran şahı, Ürdün ve Irak kralları, İngiltere kralı) burada ağırlamıştır. Atatürk 10 Kasım 1938’de bu sarayın 71 numaralı odasında öldü.
Dolmabahçe Sarayı şimdi halkın ziyaretine açık bir kamu malıdır.
Dolmabahçe Sarayının Özellikleri
Dolmabahçe sarayının önündeki mermer rıhtım 600 m uzunluktadır; oymalı demir parmaklıklarla denizden ayrılır. Kara tarafında sarayın, biri anayol üstünde, öteki saat kulesine karşı iki büyük kapısı vardır. Bunlar, hükümdarın Saltanat kapılarıdır. Sarayın Valide kapısı, Veliaht kapısı, Baltacılar kapısı, Mutfak kapısı. Koltuk kapısı gibi adlarla anılan başka kapıları da vardır. Özellikle Saltanat kapıları, rokoko ve Rönesans karışımı bir üslupla yapılmış olan sarayın bütününe uygun, oldukça süslü ve ayrıntılı nitelikleriyle genel görüntüyü bütünler.
Saray bahçesinden, geniş merdivenlerle Selamlık bölümünün birinci katına çıkılır. Yapının ortasında, Taht salonu (Tören salonu, «Muayede salonu da denir) yer alır. Taht salonunun kuzeyinde Hünkar dairesi, güneyinde Selamlık yer alır. Ortada, ana yapıya bağlı galeriler vardır.
Sarayın Mabeyn, Hünkar ve Valide daireleriyle Camlı köşk bölümü, yaklaşık iki yüz odadan oluşur. Mabeyn ve Hünkar dairesinde sekiz büyük salon vardır. Tören salonu; Mavi salon; Zülvecheyn salonu-. Harem salonu; vb. Ayrıca, içinde önemli tarihsel olayların geçtiği bazı odalar da sayılabilir: Arz odası; Vükela odası, Has oda, Taş oda; Aynalı oda; Kırmızı oda; Resim odasi; Esvab odası; vb.
Saray, dıştan kagir, içten ahşap yapılıdır. Son yıllarda, yangına karşı bazı önlemler alınarak, ahşap bölümler kagire çevrilmiştir.
Dünya saraylarının en büyük tören salonları arasında sayılan Taht salonunu, kurşun kaplamalı bir kubbe örter.
Dolmabahçe Sarayı’nın İç Yapı Özellikleri
Saray dıştan dengeli, uyumlu, bütün öğeleriyle birlik içinde göründüğü halde, iç yapısında karışık, birçok özelliği bir araya getirmeye çabalayan bir dağınıklık görülür.
İç süslemelerde kaymak taşı, mermer, porfir, alçı ve yaldız kullanılmış, merdivenler kristal parmaklıklarla süslenmiş, tavan ve duvarlar Fransız ve İtalyan sanatçılarının resimleriyle bezenmiştir. Bu abartılmış süslemeler, yapıya aşırı yüklü bir görünüm verir. Mimarlık bakımından bu aşırı süs yüklemesinin yanı sıra, sarayın döşenmesi de aynı hava içinde yapıldığı için, yer yer, uyumsuz bir karmaşa göze çarpar. Ama sarayda, «Kırmızı oda» ya da «Elçiler salonu» adıyla anılan bölümlerde olduğu gibi, çok zarif kompozisyonlar da vardır. Elçiler salonunun duvarlarını süsleyen ve çağın ünlü ressamı Ayvazovski tarafından yapılmış Sabah ve Akşam adlı tablolar ile Louis XVI üslubundaki kırmızı salon takımları ünlüdür. Taht salonundaki 750 mumla (şimdi ampul) aydınlanan ve dört buçuk ton ağırlığındaki kristal avize de, Dolmabahçe sarayının özelliklerinden biridir. İngiltere kraliçesi Victoria tarafından armağan edilen bu görkemli avizeden başka, o çağlarda dünya saraylarından gönderilen bütün armağanlar da bu saraydadır. Buna, bir bölümünü Abdülaziz’in topladığı, bir bölümünü de toplattırdığı çok değerli yağlıboya resim koleksiyonunu da eklemek gerekir.
Dolmabahçe Sarayı bütün bu özellikleriyle bir müze-saray niteliği kazanmış olduğu için, 1960’taki son onarımdan sonra, bazı bölümleri halka açılmıştır.
Dolmabahçe Sarayının Önemi
İlk Mebuslar Meclisi bu salonda toplanmış Atatürk, Kurtuluş savaşından sonra İstanbul, ilk gelişinde söylevlerinden birini burada vermiş, Birinci Türk Tarih kongresi, Birinci ve İkin ci Türk Dil kurultayları da burada toplanmıştır.
Atatürk öldüğü zaman halk burada kurulan katafalkın önünden saygı geçişi yaptı. Dolmabahçe sarayında bu salondan başka 17 büyük salon 200 oda vardır. Sarayın iç süsleri göz alıcıdır. Sarayda çok değerli mobilyalar ve biblolar bulunmaktadır. Elçiler salonunda XVI. Lui üslubundaki kırmızı takım çok güzeldir. Ressam Ayva zovski’nin sabah ve akşam tabloları da dikkat çeker. Abdülaziz’in derlediği tabloların büyük değeri vardır.
Birçok devlet başkanı Dolmabahçe sarayında misafir edilmiştir. Atatürk, Dolmabahçe sarayının denize bakan küçük 71 numaralı odasında 10 Kasım 1933’de ölmüştür. Odanın o andak durumunda bir değişiklik yapılmamıştır.
Dolmabahçe sarayı, Cumhuriyetin ilanındaı sonra Milli Saraylar idaresine bağlanmıştır ve müze olarak açılmıştır.