Evliya Kime Denir? Evliya Kerametleri Gerçek Mi?
Evliya kime denir? Evliyaların kerametleri gerçek mi? İslam dünyasının Evliya ve Keramet Anlayışı. Kuran’da Evliya sözcüğücü geçiyor mu?
Evliya: Mucizeler, kerametler gösterdiğine inanılan ermiş. 2. Yatır 3. Yaşı küçük çocukların yasal sorumluları. 4. Evliya gibi, her şeye uyan iyi huylu, erdemli kimse için kullanılır.
Sufinin ibadet, züht, takva, riyazet gibi erdemli sayılan çabalarla ulaştığı ruhsal düzeye velayet makamı; bu makama ulaşana da veli denir.
Kuranda veli ve çoğulu evliya sözcükleri birçok kez geçerse de bunlardan yalnızca bir ayette evliya sözcüğü yukardaki anlamıyla kullanılır: “Biliniz ki Allah’ın dostları için korku yoktur; onlar mahzun da olmazlar” Gerek bu ayette gerekse Hz. Peygamber’in hadislerinde veli ve evliya, Allah dostu ya da dostları anlamında geçmekle birlikte, zamanla islam kültür inancında evliya ile keramet arasında kopmaz bir bağ kuruldu; evliyanın keramet sahibi ‘ olduklarına inanılarak kendilerinden doğa yasalarını aşan mucizeler göstermeleri beklendi.
Ehli sünnet inancına göre keramet, Allah dostu olmanın bir koşulu olmamakla birlikte, evliyanın zaman ve mekân sınırlarını aşmak insanların içini okumak, geçmişten ve gelecekten haber vermek gibi olağanüstü yetenekler göstermesidir. Bununla birlikte, bu kerametler, evliyanın kendi güçlerinin sonucu değil, bütünüyle Allah vergisi olarak kabul edilir.
Ehl-i sünnet kelam bilginlerine göre, velilerin kerametleri hak olmakla birlikte bilimsel bir bilgi kaynağı olarak kabul edilmez, dolayısıyla bilgi keramet üzerine temellendirilemez Sufiler ise, bu görüşün tersini savunurlar Nitekim, hadis biliminin isnat zincirinin öznel ölçülerine uymayan ve bir sufinin Hz. Muhammet’ten, sözgelimi 200 yıl sonra, “Hz. Peygamber şöyle buyurdu” yolunda aktardığı bir söz, kelam ve hadisçiler tarafından kabul edilmediği halde, sufiler bu sözü, o kişinin keramet yoluyla Hz. Peygamberden duyduğuna inanır ve hadis sayarlar. Ancak, ılımlı sufiler velilerin kerametlerini saklamalarının gerekli olduğunu, üstelik keramet gibi gösterilen ve olağanüstü sanılan her olgunun keramet sayılamayacağını belirtirler. Gazali’nin verdiği bir ölçüye göre, bir kimse su üstünde yürürse, ancak dinin bir farzını özürsüz yerine getirmezse, o kimse sahtekâr şeytandan başka bir şey değildir.
Ehl-i sünnet inancına göre, hayır ile şerrin takdiri Allah’ındır bu nedenle her konudaki (sağlık, rızık, barış, evlat sahibi olma, mutluluk vb.) dileklerin yalnızca Allah’a sunulması gerekir. İslam öncesi ve islam dışı inanç ve kültürlerin de etkileriyle evliyanın, öldükten sonra da kerametlerini göstereceklerine inanılmış, bu nedenle birçok evliyanın ya da evliya sanılanların mezarları bir ziyaret yeri olmuş, kurbanlar kesilerek, mumlar yakılarak, bez parçaları bağlanarak onlardan dilekte bulunulması gâenekleşmış olmakla birlikte, bütün islam bilginleri ve tasavvuf büyükleri bu tür inançları batıl ve hurafe sayarlar.