Eyvan: Büyük sofa, divanhane, salon. Kemerli yüksek bina, köşk
Üç yönü kapalı ve genellikle tonoz örtülü mekân. Geleneksel mimaride türk evlerinde odalar arasında bulunan, bir yönü hayata, sofaya ya da avluya açılan mekân.
Eyvan ilk kez İran’da Sasaniler döneminin saraylarında, cephede görülen eyvanlar, kralların kabul salonu işlevini üstlenmişti. Tâk-ı Kisra gibi erken tarihli (550) bir örnekte bile gelişmiş ve büyük boyutlu bir eyvanla karşılaşılmaktadır. Asıl gelişimini islam mimarlığında gösteren bu öğe Gazneliler’de, Leşker-i Bazar’da dört eyvanlı avlu şemasıyla, daha XI. yy.’da uygulanmıştır. Sonra Büyük Selçuklular’a geçmiş ve tüm islam ülkelerine yayılmıştır. Dikdörtgen bir avlunun kenarlarının ortasına yerleştirilen eyvanlardan oluşan bu şema iran ye Anadolu Selçukluları’nca geliştirilmiş, İran’da daha çok camilerde, Anadolu’daysa özellikle medreselerde uygulanmıştır. Klasik osmanlı mimarlığın-daysa eyvan kullanılmamıştır.
Geleneksel türk mimarlığında eyvanlar, iklim özelliklerine göre konumlandırılan, odaların arasında, sofanın uzantısı biçiminde, havalandırmayı ve aydınlanmayı sağlayan, serin oturma ve çalışma mekânlarıdır. G.-D. Anadolu evlerinde, üç yanı açık, üstü örtülü, doğrudan avluya açılan zemin kat eyvanları da vardır. Bunların’ortasında havuzlar, çeşmeler bulunur