Geleneksel Türk Evlerinin Özellikleri Nelerdir?
Geleneksel Türk Evlerinin Özellikleri Nelerdir? Geleneksel Türk Evi Nedir Sofa Ne Demektir? Türk evlerinin mimari özellikleri
Türk evi. Türkler XI. yy.’dan başlayarak Anadolu’ya yayılışları sırasında, bölgeden bölgeye değişen ve kökeni kimi yörelerde Yenitaş dönemine değin uzanan (Çatalhöyük, Canhasan, Beycesultan, Çayönü, vb.) geleneksel bir konut mimarlığıyla karşılaştılar Bu mimari zaman içinde Türk-İslam yaşama biçimi ve düşünce yapısına uygun kimi değişikliklere uğrayarak, Türk evi diye tanımlanabilen bir konut türünün gelişimiyle sonuçlandı. Bu konut biçimi XV. ve XVI yy.’larda Anadolu dışındaki bölgelerde de uygulandı.
Türk evinde en ilkel plan sofasız örneklerdir. Bunlarda evin merkezi durumundaki avlu sofa işlevindedir. Özellikle sıcak iklimli yörelerde uygulanan bu şemada oda sayısını artırmak için eve yeni kanatlar eklenir. Sofasız evin gelişiminde ilk aşama açık sofalı ya da dış sofalı evlerdir (G B ve G. Anadolu). Sofanın bir ya da birkaç yanının odalarla çevrelenmesiyle gelişim sürer. Odaların L ya da U biçiminde yerleştirilmesiyle daha toplu görünümlü planlar elde edilmiştir.
Dış sofanın ortaya alınıp üç yana odalar eklenmesi şeması özellikle Rumeli’deki iki katlı yapılarda yaygın biçimde kullanılmıştır.
Türk evi planın da ikinci aşama iç sofalı örneklerdir. Daha korunaklı olan bu plan özellikle XIX. yy.’da kentlerde uygulanmıştır. Önceleri sofa açıkken, XVII. ve XVIII. yy.’larda bir cephesi, daha sonra da iki cephesi pencereli ya da kafesli duvarlarla yarıya dek kapatılmıştır. Sofanın kapanmasıyla XIX. yy.’dan başlayarak plan bakışık bir görünüm kazanmıştır. Aynı eksen üzerinde dört yöne yerleştirilen eyvanlarla sofa haç biçimini almıştır.
Türk evi plan türünde son aşamayı orta sofalı evler oluşturur. Osmanlı devletinin son dönemlerinde yaygınlaşan bu türde, evin merkezindeki sofa odalarla ve öteki mekânlarla çevrelenmiştir Genellikle büyük odalar köşelere yerleştirilmiştir. Sofaya bir ya da birkaç yönden eyvanlar eklenerek havalandırma ve aydınlanma sağlanmıştır. İstanbul’dan Anadolu kentlerine yayılan bu plan saray ve konaklarda değişik biçimler almıştır. Oval ya da yuvarlak sofalı evler bu türün son aşamasıdır XIX. yy. başlarında, Mahmut II döneminde yaptırılan hünkâr köşkleri bu plandadır. Oval sofalı plan daha sonra taşra konaklarında da uygulanmıştır.
Anadolu’da bu planlardan yola çıkarak, tarihsel ve kültürel etkenlerin yanı sıra, iklim, doğal yapı, yerel gereçler ve yöresel mimari geleneklerin biçimlendirdiği, bölgeden bölgeye farklılıklar gösteren konut türleri gelişmiştir. Ancak mekânsal biçimlenmede, İslam dininden, toplumsal kurallardan, aile yapısından, tarıma dayalı kapalı yaşama biçiminden kaynaklanan ortak özellikler vardır.
Genellikle az katlı olan evlerde ana yaşama mekânları tek kata göre tasarlanmıştır. Kat sayısı arttıkça üst katlar önem kazanmış, evin değişmez kuralları bu katlarda belirginleşmiştir. Dinsel kurallar ev içi yaşamın gizliliğini öngördüğünden, evle sokağın ilişkisi yüksek avlu duvarfarıyla engellenmiştir. Sokak yönündeki zemin katı duvarları ya sağırdır ya da pencereler küçük ve yüksek tutulmuştur. Üst katlarda bu kaygı azalmakla birlikte, kafesli pencerelerde ev içindeki yaşam dıştan gizlenmiştir.
Evin en güzel ve özenle döşenmiş odası erkeğe ayrılmıştır. Baş oda olarak adlandırılan bu mekânda erkek konuklarını ağırlarken, kadın konuklara görünmeden duvardaki dönme dolap aracılığıyla hizmet eder. Son dönemlerdeyse özellikle büyük evlerde, konaklarda harem ve selamlık bölümleri oluşmuş, bu bölümler mabeyn denilen ara odayla birbirine bağlanmıştır.
Evin mekânsal düzenlenişinde ana birim olan odalar avlu ya da sofaya açıldıklarından birbirleriyle bağlantıları yok denecek denli azdır. Tüm işlevleri yüklenecek biçimde tasarlanan bu odalar yüklükleri, dolapları, rafları, ocakları, yıkanma yerleri (gusülha-ne), duvarlar boyunca yerleştirilmiş sedirlerimle bağımsız birimler gibidir. İşlevsel ayrılıklar olmamasına karşılık, mevsimlere göre değişik odaların kullanılması geleneği yaygındır.
Türk evinde yaz odası, kış odası yanında, yazlık ve kışlık katlar vardır. Yazlık odaların düzenlenmesinde rüzgâr alan yönler yeğlenir, duvarlar daha ince örgülüdür. Büyük pencereler, çıkmalar, köşkler ve balkonlarla odanın dışarıyla bağlantısı artırılmıştır. Kışlarıysa alçak tavanlı, küçük pencereli, K. rüzgârlarına kapalı, kalın duvarlı odalarda oturulmuştur.
Başlangıçta yalnızca başoda çıkma vb. öğelerle dışa açılırken, sonraları öteki odalarda da bu öğe yaygınlaşmıştır Bunlar tüm üst kat boyunca olabileceği gibi, oda genişliğinde ya da daha dardır. Cumba, şahniş, şahnişin, vb. adlarla anılan bu öğeler, üç yöne açılan pencereleriyle, özellikle kadının çevreyle ilişkisini sağlar.
Çıkmaları taşıyan konsol, eliböğründe, vb bindirme öğeleri yöreden yöreye değişen biçimleriyle evin cephesine zenginlik kazandırır. Ankara, Çankırı, Ayaş, Kastamonu evlerinde, bindirme tekniğiyle birbiri üstüne basamaklar biçiminde yerleştirilmiş payandalar. Safranbolu, Kütahya, Birgi evlerinde kısa ya da uzun eğik payandalar, taş mimarlığının geliştiği Diyarbakır, Şanlıurfa. Mardin evlerindeyse oymalı konsollar kullanılmıştır.
Odalara pabuçluk ya da seki altı denilen, ayakkabıların çıkarıldığı bir ön mekânla girilir. Buradan tüm odayı kapsayan seki üstüne geçilir. Kimi zengin evlerinde bu bölümler ahşap dikmeli kemerler ve parmaklıklarla ayrılmıştır. Odaların çevresinde yöresel örtüler, kilimler, minder ve yastıklarla donanmış sedirler vardır. Genellikle bir duvar ocak, yüklük, yerli dolap vb. öğelere ayrılmıştır. Özellikle özenle döşenmiş odalarda tavana dek yükselen külah biçimi davlumbazlı, ahşap ya da alçı süslemeli ocaklar bulunur. Pencereler sokağa, avluya ya da sofaya açılır. Uzun, dikdörtgen biçiminde, düşey sürmeli pencereler genellikle ikili-üçlü olarak yan yana düzenlenmiştir. Bunlar kafesli, parmaklıklı ve dıştan ahşap kanatlıdır.
Evin mekânsal biçimlenişinde ana öğelerden biri de yöreden yöreye sayvan, hayat, nanay, sergâh, yazlık, önlük, divanhane, hanay, tahtaboş, çardak, çağnışır gibi adlarla anılan sofadır. Odalar ve katlar arasında dolaşımı sağlayan bu bölüm aynı zamanda ortak yaşama mekânıdır. İklim koşullarının uygun olduğu yörelerde sofanın çevresi açıktır. Doğrudan avluya ya da bahçeye açılan sofaların sokak yönü kafeslidir. Kimilerinde balkon gibi dışa taşan, bir basamakla çıkılan, sedirlerle çevrili köşkler vardır.
Eyvanlar da Türk evinin önemli öğeleridir. Odalar arasında sofanın uzantısı biçiminde olan bu bölümler havalandırmayı ve aydınlanmayı sağlamanın yanı sıra, serin, rahat çalışma mekânlarıdır, özellikle G.-D. Anadolu evlerinin havuzlu, çeşmeli zemin katı eyvanları bu mimari öğenin ilginç örnekleridir.
Sokakla evin bağlantısını sağlayan avlu, evin en işlevsel bölümüdür. Toprak ya da taş döşeli bu bölüm çeşmesi, havuzu, şadırvanı, kuyusu, ağaçları ve çiçekleriyle evin en renkli mekânlarındandır.
Anadolu evlerinin yaygın yapı gereçlerinden biri topraktır, özellikle Orta ve iç-batı Anadolu’da kerpiç duvarlı, ahşap kirişler üzerinde düz toprak damlı evler Hititler’den beri görülmektedir. Taşın ana yapı gereci olduğu yöreler ise Ege ve Akdeniz kıyıları, G.-D. Anadolu’da Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Orta Anadolu’da volkanik bir alanda bulunan Niğde, Kayseri, Nevşehir, D. Anadolu’da Erzurum’ dru. G.-B. Anadolu’da Bodrum’dan Marmaris’e, Akdeniz kıyılarında Fethiye’den Silifke’ye uzanan yörelerdeki düz damlı. az pencereli, beyaz badanalı, kübik evler, Akdeniz mimari grubu içindedir.
G.-D. Anadolu’da, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep evleriyse, K. Suriye-Mezopotamya mimarisiyle bağlantılıdır. Niğde, Nevşehir ve Ürgüp’te doğal yapıyla kaynaşmış, kemerli, tonozlu taş yapılar dikkati çeker. Yapı gereci olarak ahşap, özellikle K.-B. Anadolu’da Gerede, Bolu, Zonguldak ve Adapazarı’nın kimi kesimlerinde ve D. Karadeniz bölümünde Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun’da yaygındır.