Hacivat, türk gölge oyununun iki kişisinden biri. Karagöz’ün aksine, herkesin huyuna giderek işleri yürüten, çıkarcı, içten pazarlıklı, ölçülü, kurulu düzenin savunucusu bir kişiliği simgeler. Çıkarı olduğunda olayları görmezlikten gelir; biraz öğrenim gördüğünden, yüzeysel de olsa, her konuda bilgisi vardır ve bunu çevresine özellikle Karagöz’e üstünlük sağlamak amacıyla kullanır. Ticaretten anlar, çıkarı olan her işi yapar. Genellikle işveren durumundadır. Zor işleri az bir ücret karşılığı Karagöz’e yaptırır; kolay ve bol paralı işleri kendisi yapar.
Karagöz’ün yalın, içten ve dolambaçsız kişiliğine karşılık Hacivat yapay, hesaplı ve ölçülüdür Kişilikleri arasındaki bu zıtlık, oyunun ana öğesini oluşturur. Osmanlıca, ağır ve dolambaçlı bir dil kullanır, bu nedenle sözlerini anlayamayan Karagöz’le nükteye ve ters anlamalara yol açacak biçimde konuşur, işler karıştığında da bu konuşma biçiminden yararlanıp sözleri saptırarak yakasını kurtarır.
Karagöz’deki al rengin üstünlüğüne karşılık, Hacivat’ın giyimine yeşil renk egemendir. Başında sikke, sarık ve ensesine sarkan taylesandan oluşan, nakşibendi tarikatı başlıklarına benzer bir külah, üstünde salta, dizlik ve kırmızı yemeni bulunur.
Hacivat’ın yaşamış bir kişi olduğuna ilişkin çeşitli söylentiler vardır. Evliya Çelebi (XVII. yy.) onun Selçuklular döneminde yaşamış Efelioğlu Hacı Evhat olduğunu belirtir. Asıl adının Hacı Ahvat, Hacı İvaz Paşa olduğunu öne sürenler de vardır Bir söylentiye göre de Hacivat, Orhan Gazi’ nin Bursa’da yaptırdığı caminin ustabaşı-sı ya da mimarı olan Hacı ivaz Ağa’dır. Karagöz de burada çalışmaktadır. Bir süre sonra ikisi arasında geçen nükteli konuşmalar tüm işçilerin ilgisini çeker ve toplanıp izlemeye başlarlar. Durumu öğrenen Orhan Gazi, işlerin aksamasından onları sorumlu tutarak Karagöz’ün başını vurdurtur, Hacivat’sa kaçar ve hacca giderken yolda eşkıyalar tarafından öldürülür.