Halk Oyunları Alanındaki Çalışmalar Nelerdir? Ülkemizde Halk Oyunlarının Tarihsel Gelişimi.
Halk Dansları çalışmalarında, yöntem konu, kadro alan gibi kuramsal bilgiler yanında araştırma, inceleme, derleme ve gösteri gibi uygulamalarla da karşılaşılmaktadır. Bu bakımdan başlangıçtan zamanımıza kadar olan çalışmalarda sık sık değişik konulara öncelik verildiği görülmektedir.
Örneğin; başlangıçta halk danslarının sadece öneminden söz edilirken, cumhuriyetin kuruluş yıllarında yazılan yazılarda zeybek gösterileri ele alınmaya başladı. 1929’da halk danslarının filme alındığını öğreniyoruz. 1950 yıllarından sonra ise festivallerle (şenlik) birlikte anılmaya başlamıştır.
Türkiye’de halk dansları ile ilgili ilk yazı 1900 yılında Rıza Tevfik (Bölükbaşı) tarafından yazılmıştır. “Raks” başlığını taşıyan bu yazıda halk dansları üzerine bugün bile aktüalitesini kaybetmeyen konulara değinilmiş önemli bilgilere yer verilmiştir. Bu nedende bu yazı Türkiye’deki halk dansları ile ilgili çalışmaların ilki (başlangıcı) olarak kabul edilebilir. “Raks hakkında” adlı bu yazıdan sonra, halk dansları 1917 tarihinde okullarımıza girmiş ve öğretilen ilk dansta zeybek olmuştur. Bu zeybeğe Selim Sırrı “Tarcan” zeybeği denilmesinin nedeni de Selim Sırrı Tarcan tarafından derlenmiş olmasındandır. Bu oyunun ilk defa İstanbul Öğretmen okulu öğrencileri tarafından İdman Bayramında halka sunulduğunu görmekteyiz.
Cumhuriyet yönetiminin kurulması ile halka eğilme ve halkla kaynaşma hareketinin ilk aşamasına geçilmiştir. Cumhuriyet’in kurucusu ve ilk Cumhur Başkanı ATATÜRK halk danslarına özellikle önem veriyor, halayında, bar’ın da baş çekiyor, zeybekler, seymenlerle birlikte halkının arasına karışıyordu.
1926 yılında İstanbul Belediyesi tarafından kurulan konservatuvarı Halk Müziği derleme Gezileri düzenliyor ve bu gezilerde Halk Danslarına da yer veriyordu. Ayrıca Selim Sırrı Tarcan Ocaklarında konferanslar verip Zeybek oyunları, gösterileri düzenliyordu.
1927 yılında kurulan Halk Bilgisi Derneği’nin Tüzüğünde halk danslarına “Raks” adı altında bir ana madde koyulduğunu fakat konuya pek fazla eğilmediklerini söyleyebiliriz.
1929 yılında halk dansları ilk kez filmle saptandı. ”
İleriyi iyi gören halkbilimcilerimizden Yusuf Ziya Demircioğlu, Mahmut Ragıp Gazimihal, Ferah Arsunar ve
Abdülkadir İnan’dan kurulu bir ekip bir sinema operatörü aracılığı ile, Trabzon, Rize, Erzincan ve Erzurum halk danslarını İstanbul Konservatuvarı adına filme aldılar. Bu olayın önemli olmasının nedeni ise, halk danslarının bundan kırk yıl sonra bilimsel nitelikli olarak filme alınabilmesidir.
Halk dansları, Atatürk’ün emriyle 1932 yılında kurulan Halkevlerinde kendini gösterme fırsatını buldu. Dağınık bir biçimde yapılan çalışmalar düzenli, bilinçli bir şekilde yapılmaya başlayarak tüm yurt düzeyine yayıldı. Tüm illerde halk dansları toplulukları kuruldu. Ankara başta olmak üzere festivaller (Şenlikler) düzenlenmeye başlandı.
1941 yılında halk dansları üzerinde bilimsel çalışmalar sürerken Vahit Lütfü Salcı araştırmalarını “Gizli Türk Dini Oyunları” adlı eserinde toplayarak yayınladı.
1944 yılında Kasım Ülgen’in 3 ciltlik Doğu Anadolu Oyun Havaları yayınlandı. Bu kitapta da ilk defa oyunların notaları, ayak hareketleri resimlerle çizilerek halk danslarının kalıcı olmasını sağladı.
1951 yılında Halkevleri kapatılınca, halk dansı topluluklarının çatısı altında barındıkları yuvaları dağılmış oldu. Bu duruma Üniversite ve Yüksek okullarımızdaki gençler sahipsiz ve ilgisiz kalan halk oyunlarımıza sahip çıktılar.
1955 yılında ilk defa bir kurum olarak Yapı ve Kredi Bankası bu kültür hizmetine sahip çıktı. Türk halk danslarının geliştirmek ve yaşatabilmek amacıyla “Türk Halk Danslarını Yaşatma ve Yayma Tesisi’ adlı bir bölüm kurdu ve yuvasız kalan halk oyunlarımızı bu çatı altında barındırdı.
Bu çatı altında değerli bilim adamlarımız 14 yıl halk danslarını geliştirmek, yaşatmak ve yaymak için çalıştılar. Yüzlerce araştırma ve rapor hazırlandı. Foto film ve teyple saptamalar yapıldı. Halk oyunları festivalleri düzenlenerek buralarda (600)’e yakın dans gösterildi. Bu çalışmalarda (1600) kadar dans olduğu bunların (400) kadarının yaşamakta olduğu anlaşıldı.
Tesiste yapılan tüm çalışmalar ve hazırlanmış olan bant, nota, foto, film ve dıa gibi dans ve müzik ürünlerinden yararlanılarak Sadi Yaver Ataman tarafından hazırlanan “100 Türk Halk Oyunu” adlı eser, Yapı Kredi Bankası tarafından 1975 yılında yayınlandı,
Günümüzde ise Halk Oyunları ile ilgili çalışma, araştırma, derleme ve gösteriler çeşitli kuruluşlar tarafından yürütülmektedir.
Cumhuriyet döneminde Halkevleriyle başlayan ve giderek büyük kentlerde Okul, Dernek, Kulüp ve topluluklarca sürdürülen Halk Oyunları çalışmalarına; Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı Köy İşleri Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığına bağlı çeşitli kuruluşlar katılmıştır.
1966 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde “MİLLİ FOLKLOR ENSTİTÜSÜ” kurulmuş olup daha soma Kültür Bakanlığına bağlı “MİLLİ FOLKLOR ARAŞTIRMA DAİRESİ” ne (M.F.A.D.) dönüştürülmüştür.
Turizm Bakanlığı bünyesinde “Devlet Halk Dansları Topluluğu” oluşturulup, Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İzcilik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğünde Halk Oyunları Şubesi kurulmuştur.'”‘
1970 yılından soma Turizm ve Tanıtma Bakanlığı halk dansları ekiplerini yurt dışı uluslararası gösterilere göndermeye başladı. Halk Oyunları ekipleri daha sonra uluslararası Japonya – Osaka (Expo 70) fuarındaki gösterilerine, 1972’de de Fransa’nın Diyon şehrindeki uluslararası Halk Dansları Festivali’ne gönderildi.
Bundan soma artık Avrupa gezileri dönemi başladı.