Halk Sanatı Nedir? Halk Sanatı Araştırmaları Tarihi

Halk sanatı kavramı çoğunlukla, halk tarafından üretilen ve yayılan nesneleri ve yine bu çevrelerdeki geleneksel anlatım biçimlerini belirtmede kullanılır.

Üretilen nesneler (tarımda ve evde kullanılan araç gereçler, mobilyalar, giysiler vb.), bunların üretimi, üretilen nesneye az çok bir sanat değeri kazandıran çeşitli teknik ve yöntemler; dekoratif heykel ve resim, çömlekçilik, seramik, camcılık, sepetçilik, demircilik, kuyumculuk, marangozluk, dokumacılık, nakışçılık, deri işlemeciliği ve mimarlık gibi son derece geniş bir alana yayılır.

Sözlü edebiyat, şarkılar, şenlikler, tarımsal çalışmaya eşlik eden ezgiler, halk dansları ve köy seyirlik oyunları da halk sanatlarının kapsamı içinde yer alır. Öte yandan “halk. sanatları” kavramı, etnik kimliğini de vurgulayarak, belirli bir halkın tüm sanatsal üretimini belirtmek için de sık sık kullanılır: örneğin rumen, breton ya da kata-lan halk sanatları gibi.

Batı da halk sanatlarına ilginin XVIII. yy. sonundan başlayıp XIX. yy.’da yoğunlaşmasına ve bu alanda çeşitli araştırma ve derleme çalışmalarının yapılmasına karşın Türkiye’de bu konudaki ilk sistemli çalışmalar Cumhuriyet döneminden sonra başladı. Bundan önceki dönemlerde yerli ve yabancı bazı yazar ve araştırmacıların yaptığı çalışmalar, daha çok birer dil araştırması ve sözlü halk edebiyatı derlemesi niteliğindeydi. Dağınık ve kişisel olan bu çalışmalar, Cumhuriyet döneminden sonra daha sistemli bir biçimde ele alındı ve değerlendirildi.

Türkiye’de halk sanatlarına ilişkin ilk derleme halk müziği alanında yapıldı (1926). İstanbul Belediye konservatuvarı tarafından başlatılan ve 1929’a değin süren bu ilk derleme gezilerinde Anadolu’nun çeşitli yörelerinden alınan çok sayıda türkü notaya geçirildi. Birkaç yıl aradan sonra 1932’de Halkbilgisi derneği’ninde katılımıyla geziler tekrar başlatıldı.

1936’da Adnan Saygun ve Bela Bartok İstanbul, Ankara ve Adana yöresi türkülerini notaya geçirdiler. Bundan sonra derleme çalışmaları 1936’da kurulan Ankara Devlet konservatuvarı’nca yürütülmeye başlandı. 1937-1952 yılları arasında düzenlenen derleme gezilerinde 10 000’i aşkın türkü notaya geçirildi, halk müziği araçları araştırıldı ve toplandı, halk oyunları giysilerine ilişkin zengin bir görsel malzeme oluşturuldu.

Derleme çalışmaları 1957-1968 yılları arasında Milli kütüphane müzik bölümü’nce yürütüldü ve arşivlendi. Bunun yanı sıra 1961,1967 ve 1971 yıllarında TRT adına da derleme gezileri yapıldı. Türk halk sanatlarının araştırılması ve tanıtılmasında en etkili kuruluşlardan biri de 1932’de kurulan Halkevleri oldu. Halkevleri’nin köycülük kolları aracılığıyla düzenlenen gezilerden elde edilen etnografik malzeme, çeşitli zamanlarda sergilendi ve yayımlandı.

Halkevleri’nin giderek artan şubeleri sayesinde bu çalışmalar yurt çapında yaygınlaştu 1950’den sonra köye yönelik bir akım başladı ve ilkin edebiyatta dikkati çeken bu eğilim giderek yaygınlaştı. 1955’te Türk halk sanatları ve ananelerini tetkik cemiyeti kuruldu. Daha sonra Türk folklor araştırmaları kurumu adını alan kuruluş, halk sanatlarının araştırılması, tanıtılması ve derlenmesi amacıyla çalışmalar yaptı. Bu dönemde sayıları giderek artan halkbilim dernekleri, daha çok halk dansları ve türküleri alanında çalışmalarını yoğunlaşırdılar. Bugün Kültür ve turizm bakanlığı’na bağlı olan Milli folklor araştırmaları dairesi ile üniversitelerin ilgili bölümlerinin yaptığı yerinde derlemeler, yayımlar ve düzenlenen seminerler, halk sanatlarının tanıtımına katkıda bulundu, ilki 1930’da kurulan Etnografya müzeleri de halk sanatlarına ilginin artmasında önemli bir etken oldu. Bugün Anadolu’nun birçok ilinde bulunan etnografya ve arkeoloji müzeleri, türk halkının Anadolu öncesi ve sonrası yaşamına, ürettiği ve kullandığı araç gerece ilişkin pek çok malzeme içermektedir.

Topkapı sarayı müzesinde türk el dokumacılığı, yazmacılık, işlemecilik, kuyumculuk, minyatür sanatı, çömlekçilik, saatçilik, cam işçiliği vb. halk sanatlarına ilişkin birçok konuda zengin malzeme bulunmaktadır.  İstanbul Belediye müzesi’nde eski türk seyirlik oyunlarına ilişkin çeşitli görsel malzeme, araç gereç, karagöz ve kukla oyunu figürleri sergilenmektedir. Aynı müzede bir de çalgı koleksiyonu vardır. İstanbul’da Türk ve islam eserleri müzesi olarak düzenlenen İbrahim Paşa sarayı’nda islamlık öncesi ve sonrası dönemlere ilişkin çeşitli etnografik malzeme bulunmakta, çeşitli müzelerde türk halk sanatlarının önemli bir kolunu oluşturan halı ve kilimler sergilenmektedir.

Sayıları giderek artan etnografya müzelerinde, her türden halk sanatları ürünlerinin yanı sıra geleneksel giyim biçimleri ve çeşitli etnografik malzeme yer almaktadır. Ayrıca birçok yerde geleneksel türk evleri müze olarak düzenlenmekte ve geleneksel yaşama biçimi, yerleşme düzeni ve çeşitli halk sanatları konusunda fikir vermektedir. Bunların yanı sıra çeşitli geleneksel halk sanatları ürünlerinden oluşan birçok özel koleksiyon da vardır.

Birçok batılı ülkede XIX. yy. Sonlarında başlayan sanayi devrimi ve kırdan kente göç olgusu, halk kültürü ve dolayısıyla halk sanatları üzerinde etkili oldu ve halk sanatı ürünlerinin özgünlüklerini yitirmesi sonucunu doğurdu. Türkiye’de özellikle 1950’den sonra yoğunlaşan kırdan kente göç, halk sanatları üzerinde aynı olumsuz etkiyi yaptıysa da gelenekselliğini koruyan yörelerde halk sanatı ürünleri günümüzde de yaşatılmaktadır