Harput, çok eski ve tarihî bir şehir olduğundan şehrin hemen hemen dört bir tarafı Mezarlıklarla çevrilmiştir ki, bu mezarlıklar hakikaten geniş bir alanı kaplar.. Bunların içinde en büyük ve nam almış Mezarlık, şehrin kuzeyindeki (METERİS) mezarlığıydi. Pertek ve Harput bahçelerinden bir çoğunun yolu olan Meteris caddesinin sağ ve sol taraflarını içine alan ve Şehre 1,5 km. mesafede bulunan ve Kürtler Külbesi denilen mevkia kadar uzayan bir mezarlıktı. Sonra güneyde (DUA DAĞI) Mezarlığı da oldukça büyük bir Mezarlıktı ki, şehre gelen
şosenin üzerindeki yılboğazımn sağ ve sol taraflarındaki alanı içine almıştır. Sonra Güney Doğuda (ÜRYAN BABA), doğuda sırasiyle (FA-HÎT AHMET) – (TOP TOP) ve (ÂK YOL) mezarlıkları vardır ki. bunların içinde (ÂK YOL) Mezarlığı hepsinden geniş ve bu Mezarlıktaki (KÜNBET) denilen mevkide ise bir çok şöhretli âlimlerin Mezarları vardır. (FATİH AHMET) ve (ÜRYAN BABA) Mezarlıkları da mevki ve manzara itibariyle üstün ve aynı zamanda ziyaretçilerine manevî bir huzur ve ruhaniyet veren Mezarlıklardı. Şehrin içinde ULU CAMİİN önündeki (MANSÛR BABA) Mezarlığına da vasiyetleri üzerine bazı ölüler gömülürdü.
Ağa Camiinin önünde de ufak bir Mezarlık vardı ki, burası Şehrin tam göbeğinde olduğundan buraya cenaze gömülmezdi. Batıda Şehrûz Mahallesinin alt kısımlarında Ermeni ve Doğuda Karay yolu üzerinde yine bir Ermeni ve bir Süryani Maşatlıkları da vardı.
Bu geniş Mezarlıklar arasında bütün Harput ailelerinin kendilerine ait ayrı ayrı hususi Mezarlıkları vardı. Hattâ bu gün Elâzığda oturan Harputlular, ölülelerini bu aile Mezarlıklarına çıkarmakta son derece hasasiyet göstermektedirler. Umumiyetle Mezarların baş uçlarında yazılı, ayak tarafında yazısız, muntazam yontulmuş taşları olduğu gibi bazı zengin ailelerin Mezarlıklarında sayısız yine beyaz ve Mermer taklidi taşlardan yapılmış sandukalı Mezarlar da vardır.
MEZARLIK ZİYARETLERİ
Harput Mezarlıkları ağaçlı, çiçekli Mezarlıklar gibi asrî Mezarlıklar değildi; Fakat Ortaçağ Büyük Şehirler Mezarlıklarının Karakteristik bir örneği sayılabilirdi. Mezarlıkların bütünü bir intizam ve İslâmî bir temizlik içinde koca şehrin dört bir tarafını kaplamıştı.
Mezarlıkları ziyaret, bilhassa Dinî Bayramlarda Bayram namazından çıktıktan sonra halkın çoğunluğu, Evlerine, ailelerine gitmeden ve onlarla Bayramlaşmadan eveî kafile kafile Mezarlıklara gider ve bir büyüğün huzuruna çıkılır gibi edep ve terbiye dairesinde evelâ eller Semaya kaldırılarak, ayakta bir Fatihâ okunduktan sonra münasip bir yere oturulur, Kur’an-i kerimden belli sûrelerden birisi okunur, Mezarlıkta yatanların ruhlarına ihda edilir ve sonra yine ayni tarzde Mezarlıktan ayrılarak evlerine dönerlerdi. Bu ziyaretler esnasında her tarafdan aşikâre ve güzel sesli Hafızlar tarafından okunan Kur’an-i kerim sesleri, bütün alanı kaplar ve ruhanî bir âlem yaratırdı.
Mezarlıklara ikinci akın ‘da, Arefe günleri yapılırdı. Bu günlerde ikindiden sonra yüzlerce insan ellerinde birer kürek olduğu halde Mezarlık yollarını tutar ve Mezarlığa gidince Mezarların taşları eğilmiş veya düşmüş ise bunları yeniden yerlerine kor, topraklarım düzeltir ve Mezar üstündeki yebani otları çıkarır ve Mezarlığı tertemiz bırakarak dönerlerdi.
Bunlardan başka belli Dinî günlerde de Mezarlıklara gidenler çok olurdu; Fakat yukarıda kayd ettiğim gibi çoğunluk olmazdı.
Kaynak: İshak Sunguroğlu- Harput Yollarında