Hitabet Nedir? Hitabet Ne Demek Anlamı Önemi

Hitabet: Sözü güzel ve etkileyici söyleme sanatı.

Bir konuşmacı tarafından, açık meydanlarda ya da kapalı yerlerde, bir amaçla toplananlara heyecanlı ve edebî bir dille söylenen sözlerdir. Hitabet bir sözlü anlatım türüdür. Ne var ki, edebî değer taşıyan hitabetlerin yazıya geçirilip bir eser niteliği kazandığı unutulmamalıdır.

İyi bir hitabette şu gibi özellikler aranır: Konuşmacı, söyleyeceği sözlerin taşıdığı fikre önce kendisi inanmış olmalıdır. Konuşmacınn sözleri, dinleyenlerin duygularını kabartabilmelidir. Sözler kesin ve açık olmalı, gereksiz edebî sanatlarla uzatılmamalıdır. Hitabetin en önemli yanı, anlatımdır. Söylenen sözden geri dönmek imkanı bulunmadığından, söylenecek sözlerin önceden iyi tartılıp düşünülmesi gerekir.

Bir kaç çeşit hitabet vardır. Devlet büyüklerinin, milli kahramanların, milletçe sevilen ünlü kişilerin millî bayram ve törenlerde söyledikleri sözler ve yaptıkları yapıcı, birleştirici konuşmalara millî hitabet; din adamları tarafından ibadet yerlerinde söylenen, Allah’ın emirlerini, Peygamberimizin düşünce ve hadislerini dile getiren sözlere dinî hitabet; askerlere moral üstünlüğü sağlamak amacıyla, daha çok savaş sırasında komutanlarca yapılan konuşmalara askerî hitabet; siyaset adamlarının seçim meydanlarında ya da başka mekanlarda yaptıkları konuşmalara siyasî hitabet; bilim adamlarının belli bir kültür seviyesi olan ve konu ile ilgisi bulunan kişilere yapmış oldukları bilimsel konuşmalara akademik hitabet; mahkeme salonlarında savcı ve avukatların yapmış oldukları konuşmalara ise hukukî hitabet adı verilir.

Peygamberimizin Veda Hutbesi, hitabetin en güzel örneklerinden biridir. Türk diliyle söylenen ilk hitabet örneği, Orhun Abideleri’nde karşımıza çıkar. İttihat ve Terakki’nin hatibi olarak tanınan Ömer Naci (1878-1916), Hamdullah Suphi Tannöver (1885-1966) meşhur hatiple-rimizdendir. Seyit Kemal Karaalioğlu “hatip, inandığı gerçeğe kamuyu inandırabilen; bunun için ses, poz, jest, mimik, kımıldanma, durma ve susma ile bütün benliğini, kişiliğini kullanabilen kimsedir” der.