Hokkabaz Kimdir? Hokkabazlık Nasıl Yapılır? Tarihi
Hokkabaz: Hokka oyunu yapan hünerci. El çabukluğuyla ve özel olarak hazırlanmış araçlar kullanarak izleyenleri şaşırtan oyunlar göstermeyi meslek edinmiş kimse; gözbağcı, illüzyonist, sihirbaz.
Hokka oyunu, hemen hemen her ülkede yaygın en eski oyunlardan biri olduğundan, bunun gibi gözbağcılığa dayanan oyunlar sergileyenlere hokkabaz denmiş ve sözcük genel bir anlam kazanmıştır. Yalnız Türkçede değil birçok yabancı dilde de bu sözcük gözbağcı anlamında kullanılmaktadır. Hokkabazlık özellikle XVI. ve XVII. yy.’larda çok yaygındı. Bu sanatın Türkiye’ye girmesi ve gelişmesinde ispanya ve Portekiz’den gelen Yahudiler etkili oldu. Son zamanlara değin de geleneksel anlamda hokkabazlık yapanlar, daha çok Yahudilerdi.
Hokka oyununun yanı sıra, dikine ya da eğik duran bir sopa üzerinde duran yumurtayı sıçratıp tutmak, paraları yok etmek, değiştirmek, olmadık yerlerden para çıkarmak, boş duran tastan su dökmek, hiç yoktan torba dolusu darı akıtmak vb gösteriler de yapıyorlardı. Öbür ülkelerde olduğu gibi Türkiye’deki hokkabazların da oyun yaparken yararlanmak ve gerekli eşyayı taşımak üzere enban adı verilen torbaları vardı.
Türk hokkabazlığının en önemli özelliğini, sergilenen hünerlerin yanı sıra usta ve yardağının yaptığı güldürücü söyleşmeler oluşturur. Hokkabazlık tarihi üzerine yazılmış bir kitapta John Mulholland Türk hokkabazlarının yanlarında soytarı giyimli bir yardımcı bulundurduklarını, bunların gözbağcıdan korkup saklanarak ve sergilenen hünerlerinin hilesini bulmaya çalışarak çeşitli güldürücü söyleşmeler yaptıklarını yazmaktadır. Soytarı giyimli yardımcının asıl görevi izleyicilerin ilgisini oyunun püf noktasından başka yöne kaydırmaktır. Bunun için başka yöntemler kullanıldığı da bilinmektedir.
Eski Türk hokkabazlarının yanlarında hep bir tef çalıcısı bulunur, tefin gürültüsü izleyicinin ilgisini çekerek oyunun püf noktasının fark edilmesini önlerdi. Bunun gibi büyük bir deniz minaresini ya ga bir boynuzu öttürmek de yakın tarihe değin türk hokkabazların kullandığı yöntemlerdendi. XVI. yy.’da Gelibolulu Ali, Mevaid ün-nefaisle ve 1582 şenliklerini anlattığı Surname’de hokkabazlardan uzun uzun söz eder. Başka metinlerde de hokkabazlardan sık sık söz edilmiştir. Mahmut II’ nin kızı için yapılan düğün töreni ve şenliklerini anlatan Surname’de de (1834) hokkabazlar ayrıntılı biçimde anlatılmıştır.
Bu metinlerden öğrenildiğine göre hokkabazlar ortaya bir masa getirip üzerini örter ve çevresine üç sandalye dizerlerdi. Biri düz giyinmiş elinde tef bulunan, biri kova şalvarlı, beli kuşaklı, başındaki fesin üzerine siyah bir sarık sarmış, bir elinde pastav (şakşak) taşıyan iki yardımcı bulunurdu. Hep birlikte masanın başına gelir, usta iki yamağının arasında durur, büyük bir şeytan minaresinden yapılmış düdüğü ve birkaç teneke tepsiyi masaya bırakırlardı. Ellerini kaldırıp hep birlikte dua eder gibi yapar ve ellerini yüzlerine sürerlerdi. Bundan sonra bir şarkıya başlar, ardından ortaoyunundakini andırır bir biçimde güldürü ağırlıklı bir söyleşi başlardı. Gösteriden sonra da gene ortaoyu-nundaki gibi kısa bir bitiş konuşması yapıp dört yanı selamlarlardı. Gerek başlangıcın ve gerekse bitişin ortaoyunu ve karagözle benzerliği belirgindir. Bundan hareketle gene Yahudiler aracılığıyla yaygınlaşan ortaoyununun oluşumunda hokkabazlığın etkili olduğu görüşü vardır.
Bütün bunların yanı sıra hokkabazların kukla oynattıkları da bilinmektedir. Batı’ nın modern hokkabazlığı ve illüzyonizm türk seyirlik oyunlarını etkilemeye başladıktan sonra geleneksel anlamdaki hokkabazlık giderek ortadan silinmiştir. Bugün özellikle sünnet düğünlerinde tek tük geleneksel hokkabazlığı sürdürmeye çalışanlara rastlanmaktadır.