İlk imam, Hz. Muhammet’tir. Dört halife de imamlık yaptılar. Zamanla Müslümanların sayısının çoğalması, yerleşim birimlerinin artması ve genişlemesiyle imamların sayıları da çoğaldı. İslam dininin birlik ve bütünlüğe verdiği önem dolayısıyla namazların toplu ve olabildiğince cami ve mescitlerde kılınması titizlikle uygulandı ve bu durum imamlığın önemli ve saygın bir işlevi olmasına yol açtı. Ayrıca, Hz. Muhammed’in aynı zamanda ilk imam olması, Müslümanların gözünde bu mesleğin bir “Peygamber mesleği” olarak değerlendirilmesi ve imamların saygınlıklarının daha da artması sonucunu doğurdu.
Bir kişinin imam olabilmesi için öncelikle 1. Müslüman; 2. ergin; 3. akıllı; 4. erkek olması; 5. namaz kıldırmaya yetecek kadar Kuran okumayı ve namaz kılmanın kurallarını (erkân) bilmesi; 6. bu kuralları yerine getirecek kadar sağlıklı ve bedensel kusurlardan uzak olması gerekir. Bu nitelikleri taşıyanlardan herhangi biri imam olabilirse de içlerinden daha bilgili Kuran’ı daha doğru ve güzel okuyan, ahlaksal bakımdan daha erdemli olarak tanınanlara öncelik verilir. Bunların dışında yaşça büyük, soyu belli, güzel sesli, konuşması düzgün olanların yeğlenmesi öğütlenir, imamlık için ilk altı koşul dışındaki özellikler tavsiye niteliğini taşır. Ehl-i sünnete göre bu koşullara sahip olanlar günahkâr da olsalar, arkalarında namaz kılınabilir. Ayrıca, kadının kadına, bilgisizin (ümmi) bilgisize imamlık etmesidir. imamın, en ön saftan en az 30-40 cm ileride namaza durması ve namaz sırasında en iyi bildiği sureleri okuması gerekir.
Halk arasında kendisine din adamı da denilen imamın, bu kutsal işlevin bir Peygamber mesleği olduğu bilincini taşıması, halka örnek bir yaşam düzeni sergilemesi, camiye gelenleri din ve dünya işleri konusunda eğitmesi ve aydınlatması, bunun için dinin temel kaynakları olan Kuran ve sünnet ile temel bilimsel gerçekler konusunda kendisini yetiştirmesi, hutbe ve namazları cemaati bıktıracak kadar uzatmaması, namaza başlamadan önce safların düzgün tutulması için cemaat uyarması, camiye gelenlerin hal ve hatırlarını sorarak durumlarıyla ilgilenmesi, uyarılarında kırıcı olmamaya özen göstermesi ve Hz. Peygamber’in “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, korkutmayınız” ilkesine uyması Hz: Muhammet’in ve öteki din büyüklerinin önemle üzerinde durdukları ve imam olanlara öğütledikleri davranışlardandır.
İmamların Nikah Kıyması
Evlenecek çiftin vekili sayıları imam, nikâh günü, nikâhın kıyılacağı yerde (genellikle kız evi), davetlilerin (kadınlar ayrı, erkekler ayrı odalarda) ve iki tanığın huzurunda nikâhı kıyar. Bu sırada gelin bir perdenin ya da kapının arkasında oturarak ortaya çıkmaz, imam, gelin ve güveye Allah’ın evlilik kurumu ile ilgili sözlerini ve emirlerini, fıkhın bu konudaki hükümlerini anlattıktan sonra iki tarafa da evliliğe razı olup olmadıklarını sorar. Olumlu yanıt alınca “Ben de akdi nikâh eyledim” der, durumu bir kâğıda geçirerek tanıklara imzalatır, işlem bitince Kurandan bazı ayetler okur ve nikâhı kıyılan çifte mutluluk diler; boşanmaları durumunda iki tarafın birbirlerine neler borçlanacağını anlatır Nikâh, sonradan evlenme defterine geçirilir, imam nikâhı, sünneti şerif olarak kabul edilir.