İstanbul Bahçe Sinemaları

İstanbul Bahçe Sinemaları Hakkında Bilgi

Yazlık sinemalar da denen, sıcak mevsimlerde açık havada geceleri film gösteren sinemalar. Sinemanın İstanbul’da yaygınlaşmasında büyük rol oynayan bahçe sinemaları, uzun yıllar halkın tek ve en ucuz gece eğlencelerinden biriydi. Kışlık sinemalara oranla daha ucuz olması, şehrin çeşitli semtlerinde ailecek gidilebilecek yakınlıkta bulunması ve halkın çok kısıtlı olan gece eğlencelerine farklı bir boyut getirmesi, bahçe sinemalarının yaygınlaşmasına ve uzun süre seyirci toplamasına neden oldu.

İstanbul’da ilk bahçe sineması 1913′ te Şişli Halaskargazi Caddesi’nde no. 192-194’te açıldı, Osmanbey Bahçesi adını taşıyan yerde aynı adla açılan sinemanın bir de kışlık bölümü bulunuyordu. Halen yerinde Yapı ve Kredi Bankası’nın bulunduğu sinema, uzun yıllar bahçe sineması olarak İstanbullulara hizmet etti.

Bir yıl soma. Erenköy’de aynı adı taşıyan ikinci bahçe sineması açıldı. Bu sinema 1933 te Sefa Bahçesi adını alarak 1940′ lı yılların başına kadar film gösterilerine devam etti. 1915′ te Kadıköy’ de Milli Sinema açıldı. Kuşdili çayırının hemen yanında olan bu sinema sonra Kuşdili adını aldı.

1920’de Kadıköy’ün ve İstanbul’un en ünlü ve en büyük bahçe sinemalarından biri olan Mısırlıoğlu Sineması açıldı. Kadıköy’ün Halitağa Mahallesinde bir konağın bahçesinde film gösterilerine başlayan sinemanın işletmeciliğini, başta Apollo Sineması olmak üzere Kadıköy’deki birçok sinemayı işleten Siroçkin Kardeşler yaptılar. Film gösterilerinin yanısıra konser, tiyatro ve zaman zaman da sünnet düğünlerinin yapıldığı bahçe bir süre sonra Halk Sineması adını aldı. Siroçkin Kardeşler aynı yıl bahçe sinemalarının da en az kışlık sinemalar kadar kârlı bir iş olduğunu görünce Mısırlıoğlu Sineması’nın yanısıra yine aynı mahallede Zamoğlu Sinemasının işletmeciliğini üstlendiler.

İstanbul’da yazlık sinemaların en çok izleyici bulduğu semt Üsküdar’dı, Türk sinemacısı Fuat Uzkınay aynı zamanda sinema işletmeciliğinde de öncüler arasında yer alır. Uzkınay 1920’de önce Malul Gaziler Cemiyeti adına Doğancılar (daha sonra jale, 1921’de Park, 1940’tu Aypark adını aldı), daha sonra da Üsküdar Hâkimiyeti Milliye Caddesinde Hale Sineması’nı işletti.. Her iki açık sinemada da zaman zaman başta Türk filmleri olmak üzere birinci vizyon filmler de gösterildi.

1922’de bahçe sineması geleneği, Üsküdar’dan karşı yakaya Beşiktaş’a sıçradı. Önce bugün Balıkçılar Çarşısı’nın bulunduğu yerde Elektra, sonra da Hasfırın Caddesi no. 67’de Park sinemaları açıldı. Bu sinema 1930’da Suatpark adını aldı, 1948′ de yıktırıldı.

1934’te Kadıköy’deki kışlık sinemalar yazın da gösterilerine devam etmek için yazlık bahçe sinemaları açmaya başladılar. Bu sinemaların başında Süreyya İlmenin sahipliğini üstlendiği Süreyya Sineması geldi. Bu sinema film gösterilerinin yanı sıra çeşitli yaz eğlenceleri ile balo ve sünnet düğünleri için de kullanıldı. Ayrıca çeşitli tiyatro toplulukları yazlık gösterilerini yine aynı sinemada yaptı.

1930-1940 arasında, yerli yapımların artması ve ithal filmcilik alanındaki kımıldamaya paralel olarak kışlık ve yazlık sinemalarda da bir artış gözlendi. Bahçe sinemaları geleneği Kadıköy. Üsküdar ve Beşiktaş semtlerinin dışına da taşarak yaygınlaşmaya başladı. 1930’da Karagümrük’te Uzunbahçe; Bakırköy’de Lale; 1935’te Gedikpaşa’da Kadri, AÜ ve İzzet Cemali kardeşlerin işlettiği Azak; 1937’de İstanbul Belediyesİ’nin işletmeciliğinde Bebek Bahçesi; Şehremini’de inşirah ve Akgün; 1939’da Cagaloğlu’nda bugün İstanbul Erkek Lisesi’nin yatakhane bölümünün bulunduğu yerde Çifte saraylar; 1940′ ta ise Beyazıt’la bugün Beyaz sarayın olduğu yerde Lale; Galatasaray Lisesi’nin bahçesinde ise Galatasaray adlı bahçe sinemaları açıldı.

Savaş yıllarında sinemada ve dolayısıyla bahçe sinemalarında patlama yaşandı. Avrupa filmlerinin yerini Mısır filmlerinin atması, yerli yapımlarda buna öykünen filmlerin yapılması sinemaya ilgiyi artırdığı gibi sinema salonlarının çoğalmasına da zemin hazırladı. 1943’te açılan başlıca bahçe sinemaları, Nurpak (Suadiye), Çırağan daha sonra Bağlarbaşı (Üsküdar), Ünal (Kasımpaşa), Kiğılı (Kâzımpaşa), Çiçek (Arnavutköy), Aile Bahçesi (Sarıyer), Emek (Paşabahçe). Çiçek (Karagümrük), İskele (Beylerbeyi). Tunca (Yedikulc), Çınar (Suadiye) oldu.

İstanbul’un unutulmaz bahçe sinemaları arasında ilk sırayı Suadiye’de 1943’ie açılıp aralıksız 1980’li yılların başına dek film gösteren Çiçek Sineması aldı. Çoğunlukla, yabancı filmleri orijinal kopyadan gösterme gibi bir geleneğe sahip olan bu sinema, çok az da olsa yılın en iyi yerli filmlerine de programında yer verdi. Kadıköy’de Yoğurtçu park Kurakolu’nun yanında aynı adla anılan bahçe sineması ise çok az bir ücret karşılığında gösterdiği iki üç filmiyle en çok müşteri çeken yazlık sinemaların başında yer aldı. Henüz hava kararmadan gösterime başlayan bu sinemada müşteri çekmek için filmlerden önce ünlü komik Fahri Beyin eşi Ayten Hanım borazan, davul ve klarnet eşliğinde konserler verdi. Beyoğlu sinemalarında gösterilen, hemen hemen tümü serial olan filmler yazın bu sinemada, çoğu kesilmiş olarak bir kez daha yinelendi. Bu sinemanın bir diğer özelliği de İstanbul’daki tüm bahçe sinemalarından önce açılıp, en sonra kapanmasıdır. Kimi yıllar yağmurlu havalarda bile film gösterimine devam etmesiyle, mizah edebiyatımıza konu olmuştur.

Filmlerin yaz aylarında serbest bir biçimde izlenmesine büyük katkıları olan bahçe sinemaları, yalnızca film gösterilen yerler değil, aynı zamanda sıcak yaz aylarının topluca eğlenilen değişik ve unutulmaz mekânları olmuştur. Bu sinemalara çoluk çocuk ailece gidilir; fındık fıstık ihmal edilmez; evden tahta İskemlelerin üzerine koymak için minderler götürülür; sonbahara doğru yün şallar, bacaklara örtmek için küçük battaniyeler de alınırdı. Sigara tiryakileri sigaralarını tüttürürler; bebek arabalarında bebekler uyutulur; böylece küçük çocuklu anneler de sinemadan istifade edebilirlerdi. Bahçe sinemalarının hemen hemen tümünde film gösterilerinin yanısıra konserler, sünnet düğünleri, tiyatro ve benzeri eğlenceler de yapılmış; dünün bahçe sinemaları bugünün sanal merkezlerinin adeta prototipini oluşturmuştur. Bugün İstanbul’da tümü gecekondu semtlerinde olmak üzere sadece 9 bahçe sineması, eski geleneği sürdürme çabasındadır.

Kaynak: İstanbul Ansiklopedisi