İstanbul’da söylenen ninniler nelerdir, özellikleri ve ninnilerde işlenen düşünceler ve temalar
Çocuğu uyutmak için annesi ya da yakınları tarafından özel bir ezgiyle söylenen, türkünün bir dalı olarak da kabul edebileceğimiz, genellikle dörtlüklerden kurulu şiirler.
Çocuk kucakta, salıncakta, uzatılmış ayaklar üzerinde veya beşikte sallanırken önceden bilinen bazı ninnilerle birlikte, o anda uydurulan sözler de ninni olarak söyleniverir. Ninnilerin söylenmesi çeşitli amaçlarla yakından ilgilidir. Ninni söyleyen kişi yaşanılan ana uygun bir ninniyi hatırlayıp söyleyebileceği gibi kendisi de yeni bir ninni düzenleyebilir. Bunlar çocuğun uyutulması, yaramazlığına son vermesi, anlamasa bile tehdit edilmesi, ona bazı vaatlerde bulunulması gibi konularda olabilir. Çocuğun cinsiyeti de ninnilerin söylenilmesinde önemli rol oynar.
Ninniler, bazen 5-6, hatta 8-10 mısralı olabilir. Mısralardaki hece sayısı genelde 7 olmakla birlikte 8 heceli mısralar da sıkça görülür. Ancak bu sayı her zaman değişebilir. Ayrıca kafiye düzenleri manininkine benzerse de mesnevi tarzında kafiyeleyenleri de görülür.
Ninniler bazı hallerde bir haberleşme vasıtası görevini de üstlenebilir. Ayrıca, açıkça söylenemeyip içe atılan bazı duygular da ninnilerde dile getirilir. İstanbul’da gömülü bulunan bazı din uluları da, ninnilerde, kendilerinden yardım umulan kişiler olarak görülürler.
İstanbul ninnileriyle doğrudan ilgilenenlerin başında İ. Kunoş , M. H. Bayrı ve Haydar Sanal gelmektedir. Türk ninnilerini ilk defa derleyip yayımlayan Kunoş, 1341/1925’te yayımladığı Türkçe Ninniler kitabının “İlk Sözünde, yer verdiği ninnileri 35 yıldan beri İstanbul ve Anadolu’da derlediğini söyler; ancak hangilerinin İstanbul’da derlendiği ayrıca belirtilmemiştir. Bayrı da kaynağını belirtmeksizin 23 ninni metni yayımlamıştır. Sanal ise, öğrencilerine derlettiği 8 ninni metnini, notalarıyla birlikte verir. Bu inceleme, bir ninniye hem edebiyatçı, hem de musikişinas gözüyle bakılan ender değerlendirmelerden biridir. Amil Çelebioğlu da 107 ninni örneğini genellikle öğrencileri eliyle derletip yayımlamıştır.
Bazı ninnilerin hem kız, hem erkek çocuklan için söylenebilmesine karşılık bazıları sadece bir cinsiyet için söylenebilir:
-
Dandini dandini dastana /Danalar girmiş bostana/Kov bostancı danayı/ Yemesinler lahanayı.
-
Hu hu derim bir Allah / Sen uykular ver Allah / Oğlum büyür inşallah / Herkes desin maşallah.
-
Hoppala yavrum hoppala/Ben kızımı vermem bakkala / Bakkal yağ bal getirsin / Kızım evde yesin bitirsin.
Ninni söyleyenler, çocuğa çeşitli vaatlerde bulunurlar; bunların fayda etmemesi halinde ise tehdit ve korkutma unsuru devreye girer. Bu sırada sesin tonu da değişecektir.
Ninnilerde çocuklar değişik yönleriyle övülürler: ninni söyleyenler çocuğa en güzel ruhi ve fiziki özellikleri bağlamak isterler:
-
Karşı karşı tayalar/ Yüksek yüksek kayalar/ Tayanın biri yaşlıca /Benim kızım hilal kaşlıca.
-
Ninni desem yaraşır /Hasbahçeyi dolaşır / Hasbah cenin kızları / Oğluma da sataşır.
Bazı ninniler, bilmecelerde de gördüğümüz gibi birtakım benzetmelerle âdeta ideal bir çocuk tablosu çizerler. Aslında bütün bu özellikler çocukta olmayıp söyleyenin arzusuna uygun olarak sıralanmaktadır:
Ninni derim gülüme/Hasbahçe bülbülüne! / Ağzı mürekkep hokkası /Dudakları bahçe kirazı/Dişleri Hürmüz incisi /Burnu Medine hurması/ Yanakları misket elması /Kulakları kuş yuvası / Gözleri benzer bademe / Kirpikleri nergis çiçeği/Kaşları kâtip kalemi/Alnı meydan sofrası / Saçları bezzazistan ipeği!
İstanbul’un semtlerinden bazıları da, ninnilerde yerli yerinde kullanılmış olarak görülür. Bazı ninni ve manilerde gördüğümüz ad değiştirme bu ninniler için söz konusu olamaz. Oyuncak ve oyuncakçılarıyla ünlü Eyüp bu özelliğiyle verilirken Uzunçarşı da İstanbul adıyla birlikte anılmaktadır. Kafiyeli kelimesi İstanbul’la ilgili olan bir ninniyi de başka yerlerde bulmak pek kolay olmayacaktır:
-
Yağmura kurdum salıncak/Eyüp’ten aldım oyuncak/Şimdi baban gelecek/Sakın kırma yumurcak.
-
İstanbul’da Uzunçarşı / Döşemişler karşı karşı / Sensin ağaların başı / Ninni yavruma ninni.
-
Ninni ninni demekten / Ben kesildim yemekten /Doktor gelsin Bebek ‘ten / Ölüyorum yürekten.
Ninnilerde İstanbul’da gömülü bulunan velilerden, ulu zatlardan da yardım istendiği görülür. Bunların başında Eyüb Sultan gelmektedir:
Karadeniz yiğitleri / Belinde divitleri / Eyüb Sultan Hazretleri //Himmet et oğlum uyusun /Himmet et oğlum büyüsün.
Aslında çocuğun uyutulması için bir araç olarak değerlendirilen ninniler, yer yer sanatlı söyleyişlere de sahiptir. Ayrıca çocuğun annesinin, kayınvalidesi, görüm-cesi ve bazı yakınları hakkındaki olumsuz düşünceleri de ninnilerde ortaya konulur:
Cici cici teyzesi var/ Kır bıyıklı lalası var / Çok söylenir halası var / Güzel bir babası var.
Bu ninniyi söyleyen anne, kocası ile kız kardeşini överken kocasının kız kardeşini (halayı) yemektedir.
Artık eskisi kadar yer verilmeyen, daha değişik aletlerle uyutulmaya çalışılan çocuklar, tıpkı masalsız ve bilmecesiz büyümüş çocuklar gibi ninnisiz büyümeye devam edecektir.
SAİM SAKAOĞLU