Kurban bayramı gelenekleri nelerdir? Kurban bayramındaki halk inançları nelerdir? Kurban ve kurban kesilmesi ile ilgili adetlerimiz.
Kurban Bayramı, Hicri takvime göre zilhicce ayının 10. gününden başlayarak dört gün kutlanır. Bu bayrama, Allah rızası için gücü yetenlerin gerekli şartlan taşıyan büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan kesmesi gerekliliğinden dolayı Kurban Bayramı denilmiştir.
Kurban Bayramı, Allah’ın emri olmasının yanı sıra Kur’an’da da ifade edildiği üzere, Hz. İbrahim’in gördüğü rüya üzerine oğlu İsmail’i kurban etmek istemesi, Hz. İsmail’in de buna rıza göstermesi üzerine her ikisinin sadakati karşılığında Allah tarafından gönderilen koçun kurban edilmesi hatırasını yaşatmak ve fakirlerin et ihtiyacını karşılamak için kutlanmaktadır.
Kurban Bayramı’ndaki halk inanışları genel olarak kurbanlık hayvan etrafında oluşmaktadır. Kurbanlık hayvanda bulunması gereken dinî şartlar dışında bazı bölgelerde kurbanlık koçun kınalanması, yıkanması (abdest aldırılması), gelinlik telleriyle süslenmesi ve boynuzuna elma takılması uygulaması da bulunmaktadır.
Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanın özellikle de koçun sırtına binerek sırat köprüsünün geçileceği ve böylece cennete girileceği inanışı birçok bölgede ve Türk ülkelerinin genelinde yaygındır. Bu nedenle kurbanlık hayvan olarak iyi beslenmiş koç kesilmesine dikkat edilmektedir.
Türkiye’nin birçok yerinde Kurban Bayramı günü kurban kesenler, kurbanlık hayvan kesilip eti pişirilinceye kadar hiçbir şey yemezler. Buna kurban orucu denilmektedir. Kurban orucu hayvanın etiyle özellikle de Kandıra’da karaciğeri ile bozulur. Aslında kurban orucunun kaynağı Hz. Peygamberin uygulamasına dayanmaktadır. Zira Hz. Peygamber, Kurban Bayramı’nda kurban olarak kesmiş olduğu hayvanın etinden yiyinceye kadar ağzına hiç bir şey koymazdı.
Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanın etleri genel olarak üçe bölünür. Bunlardan birisi aile fertleri için ayrılırken, diğeri eş, dost ve akraba arasında tüketilir. Diğer üçüncü kısım ise fakirlere dağıtılır. Fakirlere ayrılan parça genel olarak çiğ olarak dağıtılır. Bununla birlikte Sinop’un Boyabat ilçesinde kurban eti çiğ olarak değil de kebap yapılarak dağıtılmaktadır. Bu uygulamanın bir benzeri Narlıdere Tahtacıları arasında görülmektedir. Buradaki Tahtacılarda kurban etinin köydeki fakirlere ve köyde bulunan yabancılara pişmiş olarak dağıtılması ve toplu halde yenilmesi geleneği vardır.
Kurban bayramında Allah’a manen yakınlaşmak için kurban kesilir. Kurban edilecek hayvana “kurbanlık” denir. Bu hayvanlar: sığır (inek, öküz, manda), davar (koyun, keçi) ve deve cinsinden hayvanlardır. Bu hayvanların hem dişisinden hem de erkeğinden kurban edilebilir. Kümes hayvanlarından ve vahşi hayvanlardan kurban olmaz.
Devenin beş, sığırın iki, davarın bir yaşında olan ı kurban edilir. Davar cinsinden olanları tek bir kişi, sığır deve cinsinden olanları ise en çok yedi kişi kesebilir.
Kurban edilecek hayvanın semiz, besili ve özürsüz olması gerekir. Kör yürüyemeyecek kadar topal, boynuzu, kuyruğu eksik, çok zayıf hasta, kulaksız hayvanlar kurbanlık olamazlar.
İslami kurallara göre hayvanın kesilirken kanını akıtacak alet, mutlaka keskin olmalı, hayvana eziyet çektirilmemelidir. Kurbanlık kıbleye doğru yatırılır, “Bismillah, Allahuekber” diye tekbir getirilerek yemek ve nefes boruları ile şah damarlarını kesecek şekilde boğazı kesilir. Kurbanı sahibinin kesmesi tercih edilir. Başkasına kestiriyorsa vekalet vermelidir. Kesmeden evvel hayvana biraz su vermek, hayvanı itip kakmamak, kurbanlığa iyi muamele etmek gerekir. Kurbanı kestikten sonra sahibinin iki rekat şükür namazı kılması uygundur. Hayvan iyice can verdikten sonra derisi yüzülmelidir. Etin tamamı sadaka olarak dağıtılabileceği gibi üç parçaya ayrılarak birinci parça fakirlere, ikinci parça akrabalara ve komşulara dağıtılıp üçüncü parça da evde yenilebilir. Allah’a adandığı için kurbanın derisi dahil hiçbir parçası satılmaz.
Derisini hayır cemiyetlerine vermek yahut seccade olarak kullanmak mümkündür. Deri satılıp bedeli sadaka olarak verilebilir. Kurban mümkün olduğu kadar erken kesilerek fakirlere dağıtılmalı, onların da et yemeleri sağlanmalıdır.