Anadolu’da ölen kişilerin eşyaları ile ilgili uygulamalar genellikle aynıdır. Ya hatıra olarak saklanır veya fakir fukaraya verilir, evinde halı kilim var ise aynen tabutun üzerine örtülen örtü gibi camiye verilir. Altay Türkleri ise ölüden kalan eşyalardan çekinmekteydiler. Altay Türkleri bu eşyalarda uzak durmaya çalışırlardı.
Kırgız Türkleri’nde ölünün vasiyeti üzerine eşyaları değerlendirilir. Ya dağıtılır veya kardeşler arasında pay edilir. Vasiyete oldukça önem verilmekte, hatta bunu gerçekleştirmeyi bir görev olarak görmektedirler.
Ölünün kıyafetlerine “soyka” adı verilir. Evde ölen kişiye ait kıyafet saklanmaz hepsi, fakir olan dindar kişilere ölen kişinin hayrına dağıtılır. Ölen kişinin kıyafetini giyen kişilerin ömrünün uzayacağına inanılır. Kıyafetleri sağken verilirse fakirlerin gönül rahatlığı içinde giyeceği düşünülür ve bir kişinin ölmeden önce fazla kıyafetlerini dağıtması tavsiye edilir.
Günümüzde ölen kişinin kıyafetini giyenler neredeyse kalmamıştır. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görülen inanca göre, ölen kişinin dönüp gelerek eşyasını kullanacak olanlara zarar vermesini önleme tedbiri olarak kıyafetine su serpilmekte, yıkanmakta ya da dışarıda ayazlandırılarak arındırılmaktadır.
Bazen ölenin eşyaları evde uğur olarak saklansın diye saklanmaktadır. Buna “teberik” denilmektedir. Bu kelime “mübarek sayma, uğur sayma” anlamlarına gelen Arapça “teberrük” kelimesinin değiştirilmiş halidir. Bu eşyalar kullanılırken “rahmetlinin hatırası” denilerek ölen kişi anılır. Saklanan bu hatıralar eskiyip kullanılamaz duruma gelse bile atılmaz. Kaybedilirse de bulunması için herkes seferber olur. Bazen de yaşlı kişi ölmeden önce tespih, tülbent gibi eşyalarının öldükten sonra kimin olacağını vasiyet eder. Örnek’e göre ölen kişinin eşyalarını başkalarına vermenin nedeni “hayır yapma” iken temeldeki neden “ölenin geri geleceği korkusu”dur. Bulgar Dağı’nda yaşayan Yörükler arasında, ölünün üstünden çıkanları fakirlere dağıtmak iyi sayılır.