Bekçi, bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. Eskiden başla İstanbul olmak üzere birçok büyük kentte, mahalle bekçilerinin halk yaşayışı içinde önemli yeri vardı. İhtiyar heyetine bağlı olarak görev yapan mahalle bekçileri, bir ellerinde fener, bir ellerinde ucu demirli, kalın ve uzunca bir sopa ile sabaha değin sokakta dolaşırdı. Ayrıca bekçilerin doğum, ölüm, düğün gibi olaylarda yardımcı olmak, idari ve adli bildirimleri yerlerine iletmek, yangınları haber vermek, hatta kiralık ev ya da kıracı bulmak gibi uğraşları da vardı. Sırtlarında uzun aba, başlarına da çuhadan yapılma, ucu kıvrık ve uzunca bir külah (barata) giyen bekçiler, orta yaşın üstünde ve her bakımdan güvenilir kişiler arasından seçilirdi. Mahalle bekçilerinin ramazan gecelerinde davul çalıp sokak sokak dolaşarak halkı sahura kaldırmaları da eski kent yaşamının canlı yönlerinden biriydi.
Türk halk edebiyatının ilginç örnekleri arasında yer alan bekçi (ya da davulcu) manileri, bu dolaşma sırasında okunurdu. Bekçi manileri kent yaşamının türlü yönlerini mizahlı bir biçimde yansıtırdı