Osmanlı Devletinde Esir Ticareti ve Esir Pazarları

Osmanlılarda esir ticareti, ekonomik yönden bireyler için olduğu kadar devlet için de önem taşırdı. Esir pazarlarının düzeni, alışverişin denetimi, devlet payının toplanması gibi hizmetler esirciler emini unvanıyla anılan bir görevli tarafından yürütülürdü.

Devlet, imparatorluk sınırları içinde köle alan ve satandan esir başına 10 ile 150 akçe arasında değişen bir pay alırdı. Esirciler emini yalnız İstanbul esir pazarından yılda yaklaşık 100 kese (5 milyon akçe kadar) gelir sağlardı. Ayrıca, kethüda denen bir görevli de esir pazarlarının yönetiminde esirciler eminine yardımcı olurdu. Esir pazarlarının bu işle uğraşan kişilerince seçilen başkanlarına ise esirciler şeyhi denirdi.

Köle tüccarları arasından seçilen esirciler şeyhi, esir borsasını yönetir, yolsuzluğa çok elverişli olan bu ticaretin gerektiği gibi yapılmasını sağlar, özellikle kadın ve çocuk kölelerin bedence sömürülmelerini engelleyici önlemler alır her konuda esirciler emini ve kethüdayla işbirliği yapardı. Ayrıca, esir pazarlarında esirci denen bir esnaf sınıfı daha vardı. Esirciler, ikinci elden köle alıp sattıkları gibi, köle ana-babadan doğan çocukları yetiştirerek bunları sonradan satışa çıkarırlardı. Kölelerin iyi para etmesi için bunların beslenme ve giyimlerine özen gösterirler, fizik yapılarına, yeteneklerine göre onları eğitirler, müzik, raks, el sanatları vb. gibi beceriler öğrenerek yetişmiş köleleri de yüksek fiyatla zengin konaklarına satarlardı. Bu arada, herhangi bir nedenle elden çıkarılmak istenen köleleri konaklardan ucuz fiyata toplarlar, esirler üzerinde değiş tokuşa dayalı bir ticaret de yaparlardı.

Osmanlı toplumunda esir almak yadırganmazdı. İslamlığın esirlere İyi davranılması konusundaki kaçınılmaz buyruğu, Osmanlı uyrukluların erinden sadrazamına kadar padişahın kulu sayılmaları, öteki toplumlarda özgür insanla köle arasında var olan büyük uçurumu kapatan öğelerdi. Kölenin müslümanlığı benimseyerek efendisinin günahlarının en büyük kefareti karşılığında azat edilmesi, özellikle cariyelerin sahiplerine çocuk doğurmaları, esirlik kavramının kalkmasına ve onların da özgür yurttaşlar arasına karışıp aynı haklarla donatılmalarına yol açardı.

1815 Viyana kongresi’nin etkisi ve Tanzimat’tan sonra insan hakları bakımından olumlu bazı kararların alınması ile Abdülmecit, esir pazarlarının kaldırılmasını buyurdu (1847). Bunun üzerine Osmanlı toplumunda köle ticareti eski hızını yitirdiyse de zenciler Fatih’te, çerkez köleler de Tophane’ de bir süre daha alınıp satıldı. I. Meşrutiyetten (1876) sonra da alım satım “evlatlık edinme” adı altında II. Meşrutiyete kadar sürdü. XX. yy. başlarında gizlice iş gören esir pazarlanyla bitlikte “evlatlık” alım satımı da ortadan kalktı.