Osmanlı Devleti’ndeki Eğitim Kurumları Nelerdir?

Osmanlı Devletinde Eğitim, Eğitim Kurumları; Osmanlı Eğitim Sistemi, Enderun, Localar ve Osmanlı Devletinin Eğitim Anlayışı

Herkese açık düzensiz öğrenim

a. İlk öğrenim: Aile içinde veya mahalle mekteplerinde okuma, yazma, hıfz ve hüsn-i hat öğretilirdi. Her ikisi de daha üst bir öğrenime başlamak için yeterli sayılırdı.

Halk arasında genellikle kargir yapıldıkları için Taş Mekteb olarak anılan Sibyan mektepleri, Padişahlar, devlet erkanı ve hayır sahipleri tarafından cami, medrese, imaret ve çeşmelerin çevresinde yaptırılmışlardır. Hayrat olduklarından fakir çocuklarının yiyecek ve giyeceklerini sağlamak için vakıfları da vardır.

Sıbyan mekteplerinde çağdaş pedagojide daha henüz önerilen bazı yeni ilkelerin benzerleri yüzyıllarca uygulanmıştır. Şöyle ki; mahalle mekteplerine başlamak için belirli bir yaş gerekli değildir. Ana ve babalar kendi çocuklarının yeterli olgunluğa geldiklerine inandıklarında okula başlatırlardı. Bu da çağımız pedagojisindeki her çocuğun psikolojik ve fizyolojik yaşlarının farklı oldukları görüşüyle uyuşmaktadır. Ayrıca senenin herhangi bir ayında okula başlanabilirdi.
Yine çağdaş görüşe göre ilk öğrenimde önemli olan verilen bilgiler değil, bu bilginin öğrenme yeteneğinin çocuklara kazandırılmasıdır. Bunun iki önemli faktörü çocuğun hafıza ve taklit kabiliyetinin geliştirilmesidir.

Kuranın kısa sureleri ve dini bilgiler ezberletilerek ve hat örneklerinden kopyalar yaptırılarak çocuğun bu iki yeteneği geliştirilmiştir. Sıbyan mekteplerinde okuma ve ezberleme melodik diziler biçimine getirilmişti ve çocuklar sallanarak hep birlikte bu ritme katılıyorlardı. Bu da çağdaş eğitim tekniklerine göre düşünülürse müzik ve hareketin yarattığı ritim duygusundan yararlanmaktır.

b. Cami dersleri: Bu dersler Sibyan mektebi tahsilinin bir devamı gibiydi. Sabah namazından çarşı, pazar ve dairelerin açılacağı zamana kadar devam ederdi. Ulemadan bir müderris tarafından ilmihal, risale-i ahlak, Arapça ve Farsça (sarf, nahiv ve lugat) öğretilirdi.

c. Din öğrenimi: Camilerde müderris, imam ve hatipler din ilmi, tekke ve zaviyelerde de şeyhler ve tarikat erbabı ile birlikte tasavvufi bilgiler öğretilirdi.

d. Meslek öğrenimi:

1. Sanat öğretimi: Esnaf babadan oğula veya esnaf loncalarında, gedikli esnaf arasında, acemi oğlan ve yeniçeri ocaklarında, tersanelerde, tophanelerde ustadan çırağa aktarma yöntemiyle yapılırdı. Hatta bu nedenle mahalle mektepleri öğleye kadar öğretim yaparlar, öğleden sonra çocuklar babalarının ya da ustalarının yanında sanat öğrenirlerdi. Sanatı öğrenmiş çıraklar ustası da dahil olmak üzere, o sanatın tanınmış adamları huzurunda sınava sokulur, başaranlara törenle peştamal kuşatılırdı. Hat sanatında başarılı olanlara icazetname verilirdi.

2. Devlet memuru adaylığı (kalem şakirdliği): Okuma-yazma Öğrenmiş ve adap bilen gençler devlet dairelerinin kalemlerine şakirdan kaydolunur, yaşlı mümeyyizlerce kendilerine yabancı dil ve edebiyat öğretilirdi. Kalem bir anlamda günümüzdeki devlet dairesi karşılığına gelebilir. Ama yalnız devlet işlerinin görüldüğü yer olmakla kalmamış, tarihçi, vakanüvis, riyaziyyeci, şair, mütefennin, hattat, müzehhib, bestekar, minyatür ressamı gibi Osmanlı kültürünün banilerinin (kurucularının) yetiştiği okullar olmuşlardır.

Kaleme yeni girene şakird, talebe, yamak, çırak denilir ve yaşlı ve tecrübeli bir mürebbi katibin öğretiminde hüsn-i hat (güzel yazı) ve mesleki bilgilerle beraber devrin değerli eserlerini tanıması sağlanır, şiire yatkın ise teşvik ve yardım edilir, edebiyat kuralları gösterilirdi. Şakirde (ya da talebeye) Arapça ve Farsça (son dönemlerde Fransızca da) öğretilirdi. Bütün bu çalışmalarda yeterli sayılmadan önce kendisi aylığa geçirilmezdi. Böylece şakird kişiliğini bulunca kendisine bir de mahlas? (takma ad) verilirdi. Devlet adamlarımızın ve divan şairlerimizin çoğunun bilinen isim ve mahlasları kalemlerde verilenlerdir. Kalem efendisi asil devlet memurunun ünvanı idi.

Tanzimat öncesinde düzenli öğrenim

Yüksek tahsil veren medreselerde, Saray ve Enderun mekteplerinde yapılırdı. Hazırlık Sarayları denilen orta dereceli mektepler Galata Saray, Eski Saray (Bayezid’de), İbrahim Paşa Sarayı (Sultanahmet’te), İskender Çelebi Sarayı (Küçükçekmece’de) ve Edirne Sarayı’dır. Bu kurumların öğrencilerine içoğlanı denilirdi. Önceleri yalnız devşirmelerden alınırken sonraları Müslüman çocukları da kabul edildiler. İçoğlanları daha mektepte memuriyete başlıyorlar, iş, öğrenim ve stajı birlikte yürütüyorlardı.

Hazırlık saraylarındaki eğitim ve öğrenimde başarılı olanlar çıkma denilen yöntemle ihtiyaca göre devlet adamı veya sanatkar yetiştirmek için eğitim ve öğrenim görmek, hem de çeşitli hizmetlerde bulunmak üzere Enderun mektebine gılaman-ı Enderun veya içoğlanı olarak alınırlardı.

Gerek Sıbyan mekteplerinde, gerekse kalemlerde ve gerekse medreseler ve Enderun mektebinde genç öğrencilerin eğitim ve öğrenimi yaşlı ve tecrübeli kişilerin ellerine bırakılmıştı. Tanzimat sonrasında öğrenim Batı modeline uygun olarak iptidai, Rüştiye, idadi, Mekteb-i ali ve Darul-fünün dizini içinde yapılmıştır.