Şaman Hastalığı Ölüp Dirilme

Şaman hastalığı adı da verilen “mistik parçalanma” ise Şamanizm’de “ölme dirilme” şeklinde olmaktadır. Şaman adaylarının öğrenimleri sırasında olan transa geçme (kendini kaybetme) olarak görülen olgu mistik bir karakterde olup çoğu ilkel toplumlarda görülen geleneksel ve dinsel törenlerdir.

Bu ruh halini bir araştırmacı şöyle anlatıyor: “Şaman adayı üç, dört yıl ruhsal bir hastalığa yakalanır. Bu sırada aday bir yerde yatar ve bedeni parça parça kesilir. Kesilen vücut parçalan ve akan kanın tıpkı kurban eti ve kanı gibi hastalık ve ölüm hallerine uğurlu geleceğine inanılır. Bedenin kesilişi sırasında ise Şaman hiç kıpırdamaz. Sanki kesilen beden onun değilmiş gibi davranır.”

A. Fridrich-C. Budruss’un “Sibirya’da Şaman Hikâyeleri” adlı eserinde konu ile ilgili şu örneğe de yer verilmektedir. “Metrane adlı bir kadın Şaman şöyle anlatıyor: “Önce başımı kesip çadırın kereveti üstüne koydular. Sonra kemik sırasına göre, bedenimi parçalara ayırdılar. Kesip ayırdıkları her et parçasını dokuz kazık üstüne gerdiler. Arkasından hepsi bir araya gelip etleri yemeğe başladılar. Derken danalara hastalık getiren cüce bir cin ahırın orta direğinden çıktı ve öteki cinlerin yediklerinden arta kalan kemikleri toplayarak az önce soyulmuş taze kayın ağacı kovuklarının üstüne koydu. Bundan sonra canım yeniden bedenimin içine girdi. Ben de ayağa kalktım.”

Bu “ölüp dirilme” motifi yaşanırken Şaman adayı baygınlığa benzer bir durumda tenha bir yerde yatmakta ve çevresinde olup biteni, daha doğrusu doğaüstü yaratıkların kendi vücudunda gerçekleştirdikleri operasyonu gözlemektedir. Bu olay kimi zaman hayvanlarla ilişkili olarak da görülmektedir. Örneğin; Şaman adayı transa geçince denizden çıkan bir deniz hayvanı tarafından yenip yutulmakta, ardından sadece iskelet kemikleri kalabilmektedir. Ama sonra Şaman adayı yeniden uykudan uyanıp eski haline dönebilmektedir.
Bu duruma; Anadolu’da Şamanizm’in izi olarak, Anadolu evliyalarının, erenlerinin kurbanlık hayvanlar ile ilişkisinde benzer şekilde, menkıbelerde sık sık rastlanmaktadır.

Kaynak: Cemal Şener, Şamanizm