Sarı Avcı Efsanesi Nedir? Sarı Avcı Efsanesi Neyi Anlatır? Konusu
Mersin ilimize 40 km. uzaklıkta bulunan Menekşe Kalesi’nin civarında vaktiyle pek ünlü avcılar varmış. Avcılık o yıların en iyi mesleklerinden biri imiş. Çevrenin ünlü avcıları vurdukları, avladıkları hayvanların hikâyelerini anlata anlata bitiremezlermiş. En çok avladıkları hayvan da ceylan imiş. Fakat bir hadiseden sonra, artık ceylan avlanmaz, eti de yenilmez olmuş. O günden sonra da Menekşe Kalesi’nin civarında yaşayan ceylanlar rahata kavuşmuşlar.
Avcılığın en yaygın olduğu yıllarda Sarı Avcı denilen ve sadece ceylan avlayan bir avcı varmış.
Bu avcının ünü, sadece ceylan avlamasından ileri gelirmiş. Önüne çıkan başka hayvanlara dokunmazmış bile.
Sarı Avcı avlanmaya çıktığı bir gün ceylan sürüsüne rastlar. Her attığını vuracak kadar usta olduğundan önüne gelen bütün ceylanları avlar. Bu avlama işi böylece bir zaman devam eder. Ortalıkta fazla ceylanın kalmadığı bir sırada önüne bir yavru ceylan gelir. Tabiî onu da vurur.
Nihayet ortalıkta ceylan filan kalmaz. Dönmeye karar veren avcı, ileride, yüksek bir taşın tepesinde bir ceylan tekesi görür, Onu da vurup öyle dönmek isteyen avcı ne kadar uğraşırsa da bir türlü isteğine ulaşamaz. Çok uzaklardan gelen bir ses de Sarı Avcı’yı ürpertir:
«Sen yavru ceylanı öldürdün, senin de küçük oğlun evde ateşe düşüp öldü!»
Bütün avları unutan Sarı Avcı var gücüyle evine koşar. Daha evine girmeden içerden gelen ağlamalardan acı gerçeği öğrenen Sarı Avcı küçük oğlunun Ölüsüyle karşılaşır.
Bu hadiseden sonra Sarı Avcı da bir daha ava gitmez.
Kaynak: Saim Sakaoğlu / 101 Anadolu Efsanesi