Eski Türkler olarak adlandırılan devletlerden Selçuklular Dönemine geçiş sürecinde Türklerin beden faaliyetlerine büyük önem verdikleri görülmektedir.
Büyük Selçuklu Devleti Döneminde Türkler, Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde beden eğitimi ve sporla ilgili çeşitli tesis ve örgütler kurmuşlardır. Konya, Erzurum, Erzincan ve Kayseri’de bu örgütlerle ilgili belgelere ve kalıntılara rastlanır. Konya’da Selçuklu Döneminde ün yapmış idmancıların, idman araçlarını kale kapılarına asarak kente giriş, çıkış esnasında insanların görmesi sağlanmıştır. Konya’da “güreşçiler tekkesi” ve “güreşçiler mahallesi”nin bulunması Selçukluların güreşe ne kadar önem verdiklerini gösterir.
Oğuz Türklerinin töreleri Selçuklularda da devam etmiştir. Bu törelerden biri de “alplıktır. Alp, kuvvet, beceri, zekâ ve hünerin birleşik temsilidir. Başka bir anlamıyla kahramanlıktır. Her Türk genci yiğittir ancak “alp” yiğitliğin üzerinde bir semboldür.
Selçuklu tarihçisi İbn-i Bibi’ye göre alp avda okla kaplan vurursa Ibu kaplanın kuyruğu bileğine asılır, okla yaptığı tek atışta havada kuş vu-Irursa başına “sorguç” takılırdı. Sorguç, kudretin, yiğitliğin ve kahramanI lığın sembolü olarak başa takılan kuş tüyüdür.
Selçuklularda bir alanın ortasına dikilen direğin üstüne sabitlenen kabağa ok atışları yapılması simgeleşmiştir. Binici hızla giden atının üzerinden bir okunu direğe yaklaşırken bir okunu direğin dibinde ve bir lokunu da direği geçtikten sonra geriye dönüp hedefe atardı. Eski Türklerde at üzerinde geriye ok atışı benimsemesi Selçuklularda tutkuya dönüşmüştür.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’i Nişabur’a girerken Türk hâkimiyetinin simgesi olarak kolunda yay taşıdığı yazılı belgelerde görülür. Ayrıca Tuğrul Bey, özel mektuplarında ok ve yayı tuğra olarak kullanmıştır.
Vezir Nizamülmülk’ün yazdığı Siyasetname’de Selçukluların top ve çevgen oynadıkları, avla uğraştıkları, başarılı olanlara ödüller verildiğini kaydeder. Selçuklu sultanları da çevgen oynamış, av şenliklerine katılmış, güreş, kılıç, ağırlık kaldırma ve ok atma gibi kendilerini güçlü kılacak sporlar yapmışlardır. Mesela Alparslan çok iyi bir çevgen oyuncusu ve usta bir okçuydu. Ayrıca elinde hep gürz taşırdı. Alaaddin Keykubat da iyi ok atar ve haftada iki kez cirit ve çevgen oynardı. Çevgen oyununu çok sevdiğinden döneminde büyük kentlere çevgen alanları yaptırmıştır.
Selçuklu sultanlarının emriyle “çirke” adı verilen sürgün avları çok özenle düzenlenir, emir bey ve diğer devlet büyüklerine davetiyeler çıkarılırdı. Av sonrası ise çeşitli spor etkinlikleri düzenlenirdi.
Selçuklular, savaşçı bir millet olduklarından beden kültürüne önem vermişler ve antrenman olarak ok atıp gürz kaldırmışlardır. Binicilikte maharetli olup yakın dövüş için kılıç talimleri yaparak güreş tutmuşlar ve savaş eğitiminin “sporlaşması” yönünde kendilerinden önceki Türk toplumlarından aldıkları becerileri Osmanlı İmparatorluğu’na aynen aktarmışlardır.
Selçuklularda her sporun temelinde, kol kuvvetinin olduğu düşünüldüğünde gürz çalışmaları ayrı bir önem kazanır. Buna en güzel örnek Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ile ilgili olaydır. Sultan Melikşah’ın huzuruna 50 men (1 men=977 gr.) ağırlığında bir topuz ve 10 men ağırlığında bir kılıç ile çıkan Karahanlı elçisi şöyle der:
“Ey sultan, han sana diyor ki biz bu kılıçla muharebe değil, bil ki oynarız. Ve topuzla, zırha vur-sak isabet ettiği zaman, yerin dibine geçiririz. Bu topuzu vurduğumuz vakit de zırh ile ekin yığınını, birbirinden ayırt etmeyiz. Biz bunlarla harp ederiz.”
Sultan Melikşah, bir saat sonra, kentin meydanına gelerek, Karahanlı elçisinin ve askerlerinin önünde topuzu alıp başının üzerinde yedi kez döndürerek seksen adım öteye fırlatır. Kılıçla tek vuruşla bir devenin başını kesen Melikşah, daha sonra, yaya bir ok takarak çok uzağa atar. Ve elçiye dönerek seslenir:
“Hana söyle gürz ve kılıç onun olsun, bize kamçı ve yay yeter.” Karamanoğulları tarihini yazan Şikari, Sultan Alâeddin Keykubat’ın 130 okka (166,5 kg) ağırlığında gürz salladığını Karaman Bey’in oğlu Nurettin Bey’in ise gürzün üzerine 30 okka (39 kg) ekleyerek kaldırdığını kaydetmektedir. Yine Şikari’nin verdiği bilgiye göre Karamanoğullarından Mehmet Bey de, tahta oturuşlarında elinde 80 okkalık (105 kg) gürz tutardı.
Selçuklu sultanlarının hayatlarına baktığımızda atlı sporlar, kılıç oynama, ağırlık kaldırma, çevgen oynama, avlanma ve ok atma gibi faaliyetlerde bulunduklarını görmekteyiz. Dönemin büyük şenlikleri ve gösterilerine de katılan sultanların diğer katılımcılardan daha güçlü ve üstün olduklarını kanıtlayacak hareketler yaptıkları bilinmektedir. (Doğan Yıldız, 2002)
Kaynak: Türklerde Spor Tarihi, (Tuncer KURT, Mahmut KILIÇ, Muhammet Nuri KILIÇ, Fatih ÖZBAYRAKTAR)