Tunceli Munzur Dağı Efsanesi

Tunceli Munzur Dağı Efsanesi, Tunceli İlimize Ait Munzur Dağı Efsanesi Nedir? Neyi Anlatır

Ovacık, Tunceli ilimize bağlı küçük bir yerleşme merkezidir. 2000’i ancak bulan nüfusu ile bu ilçemiz de pek çok Doğu Anadolu ilçesi gibi kendi kaderini yeniden çizmeye çalışmaktadır. Geçen yıllarda az da olsa yer sarsıntısı ile hasara uğrayan bu ilçemizin hudutları içinde 3188 metrelik zirvesiyle Munzur Dağı ve buradan çıkarak Murat Suyu’na katılan Munzur Irmağı bulunmaktadır. Ovacıklılar, dağa ve ırmağa bu adların veriliş sebebini şu güzel hikâyeye bağlamaktadırlar:

Çevredeki köylerin birinde zengin bir ağa yaşarmış. Ağanın yaşı kemale ermiş, emanetini teslim etmeden bir de Hacc’a gitmek istemiş. Çoluk çocuğunu bırakacak kimsesi yokmuş. Sonunda kararını vermiş, hane halkını, çobanları olan Munzur’a emanet etmeye karar vermiş.
Ağa çoluk çocuğu ile helalleşip yola çıkar. Üzerine farz olan borcunu eda edecek ve Hacı Ağa olarak memleketine dönecektir.

Ağa Kâbe’de iken, bir gün karısı evde helva pişirir. Çocukları ile birlikte yerken yanlarında bulunan Munzur’a lâtife yapmak kastı ile der ki:

Munzur, bu helvadan ağan da yese ne iyi olurdu. Al şunu, soğumadan ağana götür de o da yesin.

Çoban hemen ablasının elindeki helvayı alır ve gözden kaybolur. Bir müddet sonra Munzur elinde boş tabakla eve döner. Ne ablası, ne de çocukları bu işten bir şey anlamazlar.

Aradan günler geçer, hacıların dönme zamanı gelir. Köy halkı ağalarını karşılamak üzere yollara dökülürler. Hacı olan ağalarına daha fazla hürmet etmek, hizmetinde bulunmak için köylüler âdeta yarış ederler. Fakat ağa onlara Munzur’u gösterir ve: «Hürmetinize lâyık olan ben değil, Munzur’dur. Onun elini öpün, onun hizmetine koşun.»

Ağa, köylülerin şaşkın bakışları arasında meseleyi kısaca anlatır. Herkes alelâde bir çoban zannettiği Munzur’un eline sarılır; o ise geri çekilir. Ağasına ikram etmek için getirdiği süt de bu arada dökülür; kendisi de yere yuvarlanır. Munzur’u, ne oradan kalkarken gören olur, ne de daha sonra gören; bir daha kimseler göremez onu. Fakat bugün onu hatırlatan iki iz hâlâ köylülerin hafızasındadır. Bunlar, dökülen sütten meydana gelen beyaz köpüklü Munzur Irmağına ve düşerken elini dayadığı kayadaki parmak izleri.

Bugün, çevre halkı Munzur’u, onların deyişiyle Munzur Baba’yı bir evliya kadar sever ve sayarlar. Zaman zaman yeminlerini onun üzerine söylerler. Munzur Irmağındaki balıkları, Munzur Baba’nın kuşlarıdır, diye avlamazlar ve yemezler.

Bir inanışa göre de, Munzur Baba’yı ziyaret edenler, mutlaka ikinci bir defa daha gelirlermiş.
Bugün Munzur Dağı karlı tepelerinden sıza sıza akan Munzur Irmağı’nın ruh okşayıcı nağmeleriyle belki de Munzur Baba’ya dua edip durmaktadır.

Kaynak: Saim Sakaoğlu / 101 Anadolu  Efsanesi