EdebiyatGenel Kültür

Türk Edebiyatında Dergilerin Yeri ve Önemi

DERGİ. Mecmua. Belli aralıklarla (haftada, 15 günde, ayda, 45 günde, iki ayda, üç ayda bir), çeşitli alanlarla (felsefe, bilim, sanat, edebiyat, siyaset, spor) ilgili olarak çıkan süreli yayınlara verilen genel ad.
Başlangıçta forma düzenine göre 8,16, 32,48 sayfalık bir hacimle çıkan dergilerin sayfa sayısı giderek daha da artmış en azından değişiklik arzeder olmuştur. Dergiler, gazeteler gibi geniş bir okuyucu kitlesine seslenmez, daha sınırlı bir çevreye hitap eder. Daha çok, oylumlu, inceleme-araştırma yazılarına yer verir.

(Son yıllarda ülkemizde haber dergileri, mizah, kadın, çocuk, moda dergileri yaygınlık kazanmıştır. Birinci grupta yer alan bilim, felsefe, edebiyat, sanat, kültür dergileri daha çok bir ideali gerçekleştirmek, bir düşünceyi yeşertmek, insanları bir şekilde bilinç sahibi yapmak amacıyla yayınlanırken ikinci gruptaki dergiler, hemen hemen para kazanmak kaygısıyla okurun huzuruna çıkar.)

Herhalde sırf bir mukayese olsun diye, bizce yanlış bir kanaatle kitapların çıktığı günden itibaren eskimeye başladığını belirten Mustafa Şekip Tunç, dergilerle ilgili olarak şu isabetli tespitleri yapar: “Ancak mecmualardır ki daimî deveranı temin eder. Kültürün nabız hareketleri de ancak bu ‘uzuvlar’da takip olunabilir. Onlar bize, nabız gibi, kültürümüzün zaaf ve kuvvetlerini duyurarak manevî sıhhatimizi şuur ve ihtiyatla takip etmemize yarayacak yegâne vasıtalardır.” (“Aksiyon”)

Edebiyatta, dergilerin özel ve önemli bir yeri vardır. Kültür, sanat-edebiyat dergileri, bir milletin, bir ülkenin kültürel hayatını, geçmişteki edebî mahfillerin, muhitlerin atmosferini ve edebî dalgalanmaları, fikir hareketlerini takip edebilmek açısından önemlidir. Dergiler, adeta, dönemlerinin kültür-sanat grafikleridir. Adeta, sürekli bir medTcezir halinde yükselen, kabaran, ya da kan kaybeden kültür-sanat ortamlarını bütün açıklığıyla gösteren haftalık, aylık, yahut iki aylık tablolar da diyebiliriz dergilere. Geçmişin kültürel mirasını, gelecek kuşaklara aktarmak bakımından da dergiler, önemli bir görevi üstlenirler. Bir dergide görünen imzalar arasında “görüş birliği” ve “süreklilik” önemlidir.

Cemil Meriç, dergiler için şunları söyler: “Genç düşünce, dergilerde kanat çırpar. Yasak bölge tanımayan bir tecessüs; tanımayan, daha doğrusu tanımak istemeyen. En çatık kaşlılarında bile insanı gülümseten bir ‘itimâd-ı nefs’, dünyanın kendisiyle başladığını vehmeden bir safvet var. Tomurcukların vaitkâr gururu. Bir şehrin iç sokakları gibi mahrem ve samimidirler.

Devrin çehresini makyajsız olarak onlarda bulursunuz. (…) Dergi hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekalar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar. Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir. Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık. Anahtarı kaybolmuş bir çekmece. Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok.” (Bu Ülke, s. 100-101)

Dergilerin bazı sayıları bütünüyle belli konulara ayrılır, önemli kişilere yer verir; bunlara özel sayı (nüsha-i mahsusa) denir.

Servet-i Fünûn, Varlık, Diriliş; ekol olmuş, uzun süre çıkışını sürdürmüş sanat-edebiyat dergilerimizdir. Bugün de edebiyat ortamlarının nabzını tutan dergiler olarak Adam Sanat, Dergah, E, Hece, Gösteri, Kaşgar, Kitaplık, Türk Edebiyatı, Varlık… ilk akla gelenlerdir.

İlgili Makaleler