Türk Mutfak Kültürü Hakkında Bilgi
Beslenme biçimleri, kültürel, ekolojik ve ekonomik çevreye ve tarihsel sürece göre şekillenmektedir. Türk Mutfağı denildiğinde, Türkiye’de yaşayan insanların beslenmesini sağlayan yiyecekler ve içecekler; bunların hazırlanması, pişirilmesi, korunması; bu işlemler için gerekli araç, gereç ve teknikler ile, yemek yeme adabı ve mutfak çevresinde gelişen tüm uygulamalar ve inanışlar anlaşılmalıdır.
Türk Mutfağındaki çeşit zenginliği birçok etkene bağlıdır. Kısa bir ifadeyle Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürün çeşitliliği ve deneyimi, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı yönetimlerinde yaşanan güçlü Türk imparatorluk sarayında gelişen yeni tatlar, mutfak kültürümüzün zenginliğini ve ihtişamını yaratmıştır.
Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile, sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve vejetaryen mutfağına kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır.
Türk Mutfağına Ait Kavramlar
1. Aşçılar ve Aşçılık: Türk mutfağında aşçı kavramı, “becerikli, elinin ölçüsü iyi, yaptığı yemeğin lezzeti ve temizliği beğenilen kişi” diye tanımlanır. Aşçılar, özellikle, nişan, sünnet, düğün, cenaze gibi toplu tören yemekleri de pişirir. Yörelerde, “Yemekçi, aşganacı, keyveni” gibi adlar alan aşçı, genelde kadındır. Toplu tören yemekleri pişiren erkek aşçıya, “bulaşıkçı, yamak, aşçı yamağı” gibi adlar verilir. Kişiler yardımcı olurlar. Kadınların aşçılığı, evleri ile sınırlıdır. Meslek olarak aşçılığı, erkekler yapar.
Aşçı, yemeği yaptıracak kişi, kişilere, yemek için gerekli malzemelerin ölçüsünü bildirir. Malzemenin miktarını ve kalitesini kontrol eder; önerilerde bulunur. Yemek malzemesinin (et, tahıl, sebze vb.) temizlenip ayıklanarak yemek yapılacak şekle getirilmesini, ocak ve kazanların kurulmasını kontrol eder. Yemeklerin pişirilmesiyle ilgili tüm işlemleri yürütür. Yemeğin servisinin yapılması da aşçıya aittir.
Türkiye’de aşçılık denince, akla Bolu’nun Mengen İlçesi gelir. Türkiye’de mutfak sektöründe çalışan aşçıların önemli bir bölümü Mengenli aşçılardır. Bu ilçemizde her yıl, Aşçılar Festivali’nin yapılması ve Mengen Aşçılık Yüksek Okulu’nun bulunması, daha donanımlı aşçıların yetişmesi yolunda önemli adımlardır.
2. Mutfak: Yemeğin yapıldığı yer, köy, kasaba ve kırsal kesimde “mutfak, ocaklık, aşevi, aşdamı, ocak” gibi adlar alır. Ekmek, çörek türleri ve kimi yemek çeşitleri, “tandır, ocak, ocaklık” adı verilen ayrı bir bölümde pişirilir. Mutfak, sadece yemeğin pişirildiği bir mekân değildir. Aile yemeklerini burada oturup yer. Mutfağın bir bölümünde, yemek hazırlama, pişirme ve servis gereçleri muhafaza edilir.
Kent yerleşimlerinde mutfak ayrı bir bölümdür. Mutfağın genişliği elverişli ise, aile yemeklerini bu mekânda yer. Konuk davetinde veya geniş âilelerde, genellikle ve “yemek odası takımının bulunduğu odada yemek yenir.
3. Pişirme Araçları: Eski yıllarda, odunla ısıtılan ocak, tandır ve kuzine yemek pişirmede kullanılırdı. Yemekler, topraktan, bronzdan, bakırdan ve demirden yapılmış tencere ve tavaların içerisinde pişirilirdi. Günümüzde havagazı, bütan gazı ve elektrikle çalışan ocaklar ve ocaklı fırınlar ile yemekler pişirilmektedir.
C. Öğünlerde Yenen Yiyecekler
Tarihi süreç içinde öğünlerin sayısı belirgin olmamakla beraber, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerine kadar öğünlerin “kuşluk” ve “akşam” olmak üzere günde iki kez olduğu bilinmektedir. Günümüzde öğünler “sabah”, “öğle” ve “akşam” şeklindedir. Buna çoğu yörelerde devam edilen “yatsılık, uykuluk yemeği” gibi öğün yemekleri de eklenebilir. Özellikle uzun kış gecelerinde yemeğe yeni bir öğün eklenebilir. Bunun dışında, akşam üzeri, bir ara öğünden de söz etmek mümkündür.
Çorba ve süt, bal, pekmez gibi yiyeceklerle kahvaltı yapma geleneği, köy ve kasabalarda devam etmektedir. Öğle yemekleri, mevsime göre, tencere yemekleri, çorba ve salatadan oluşur.
Ç. Belirli Zamanlara Özgü Yiyecek ve İçecekler
Türk Mutfağında, belirli zamanlarda hazırlanan yemek, yiyecek ve içecekler, gündelik yemeklere göre daha fazla zaman ve emek isteyen bir yapıya sahiptir. Belirli zamanlara özgü yemekler, “imece” adı verilen yardımlaşmalarla hazırlanır. Nişan, düğün, sünnet, ölüm, dinî bayramlar, mevsimlik bayramlar, ramazan ayı gibi gündelik yaşamdan farklı anlam kazanmış günlerde, yemek ve yiyeceklerin farklılaştığı; sofraların daha özenle ve bol çeşitle hazırlandığı görülür.
D. Kışlık Yiyecek ve İçecek Hazırlığı
Türk Mutfağında, kışlık besinlerin hazırlanmasında farklı teknikler uygulanmaktadır. Biber, patlıcan, fasulye, domates, elma, erik, dut gibi sebze ve meyveler kurutularak, kışın sebze yemeklerinin ve çeşitli hoşafların yapımında kullanılır. Biber ve domatesi kaynatma veya güneşte koyulaştırma yoluyla salçalar hazırlanır.
Çeşitli sebzelerin su, sirke, tuz, limon ile birleştirilmesi ile turşular hazırlanır. Tarhana, kış için hazırlanan çorbalık malzemedir. Yoğurt, un, yarma, çeşitli sebze ve tat verici ile hazırlanır. Yaz sonunda hazırlanan tarhana, kış boyunca sevilerek tüketilen besleyici bir çorbadır.
Vişne, çilek, kayısı başta olmak üzere çeşitli meyvelerden hazırlanan reçel, şurup, marmelat çeşitleri de kışlık hazırlıkların önemli bölümünü oluşturur. Üzüm, dut, elma gibi meyvelerden pekmez yapılır. Pekmeze elma, ayva, armut, üzüm gibi meyvelerin katılmasıyla reçel türleri elde edilir. Pekmez, ceviz, fıstık, nişasta ile işlenip pestil, sucuk, muska gibi besinler üretilir.
Günümüzde çok zengin bir Türk mutfağına sahip bulunuyoruz. Dünyanın ünlü üç mutfağından biri Türk mutfağıdır.
Eski Türklerde değişik türde çok yemek ve düzenli bir mutfak yoktu.
Genellikle av etleriyle doyulurdu. Av etleri de gelişigüzel yakılan bir ateşte kızartılarak yenirdi; bu, yaygın Türk yemeğiydi. Türkler, sebze pişirerek yemeyi pek bilmiyorlardı. Göçebelikten yerleşik düzene geçme çağlarında yavaş yavaş yemek pişirme geleneği başladı.
Türklerin başlıca yemeklerinden, daha doğrusu besinlerinden biri de süt ve yoğurtla onlardan yapılan çökelek ve peynirdi. Uygurlarda, onlardan sonra gelen ve yerleşik düzende yaşayan Türklerde ekin ekme, sebze yetiştirme, bahçe yapma geleneği sonucu yeni yemek türleri ortaya çıktı. Bunların çoğu ekinlerden yapılan unlu yemeklerdi.
Türkler zamanla İran, Çin, Anadolu ve Mezopotamya ülkelerinde yerleşmeğe başlayınca yeni bir mutfak düzeni doğdu. Yerleşilen çevrelerdeki yemek türleri benimsendi. Yenmesi bir alışkanlık niteliği kazanan birtakım hayvanların eti yenmez oldu. Türklerin İslam dinini benimsemeleri üzerine yemek tülleri de değişti. Ancak İslam dininin yenmesinde bir sakınca görmediği yemekler, etler yenmeğe başlandı.
En zengin Türk yemekleri Anadolu’da, özellikle Osmanlılarda görülür. Bu yemekler arasında Anadolu’ya yerleşme sonucu, yerlilerden, komşu ülkelerden, Bizans mutfağından alınan çeşitler de bulunmaktadır. Bugün Anadolu’da çevrenin geleneklerine göre yapılan çok değişik türde yemekler vardır. Her çevrenin ayrı bir mutfağı, ayrı bir yemek pişirme düzeni görülür. Türk yemekleri genellikle halk veya köy yemekleri ile şehir yemekleri diye ikiye ayrılır.
Şehir yemekleri küçük ayrılıklar dışında genellikle çevrede yetişen yemeklik malzemeye göre birbirine benzer. Köy yemekleri ise malzeme değişmese bile ayrı bir yapım niteliği taşır.
Originally posted 2020-10-28 17:11:58.