Yemek ve Sofra Adetlerimiz Nelerdir?

Yemek ve Sofra Adetlerimiz Nelerdir? Türk kültüründe sofra nasıl kurulur, sofra, yemek gelenekleri nelerdir? Türklerde beslenme adetleri.

Mutfak Kültürümüz ve Yemek Sofra Adetlerimiz

Milli kimliğimizin en canlı konusu sofra ve mutfak kültürümüzdür. Türk Mutfağı, Çin ve Fransız mutfağıyla birlikte dünyanın en zengin üç mutfağından biri kabul edilmiştir. Yiyecek ve içecekler, hayatın devamını sağlaması yanında, toplumda beşeri ilişkilerin kurulması, ailede sevinç ve üzüntülerin paylaşılması gibi önemli rolleri de üstlenirler.

Beslenme geleneklerimizde, ailenin komşularıyla ilişkileri de önemlidir. “Göz hakkı“, “koktu” diyerek zaman zaman komşulara ve yoksullara yemek gönderilir. Komşuya iade edilecek yemek kabı boş gönderilmez. Küçük bir armağanla veya değişik bir yiyecekle geri verilir.

Başkalarını imrendirmemek için yiyecek maddeleri açıkta eve götürülmez, sohbetlerde evde pişirilen yemeklerden söz edilmez. Mecbur kalınırsa “söylemesi ayıp” diye söze başlanır.

Aile ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla yiyecek ve içeceklerden bir bölümünün evde üretilmesine çalışılır. Tarhana, erişte, salça, reçel, yoğurt, peynir, turşu, konserve evde yapılırsa ekonomik olur. Baklagiller, pirinç, bol ve ucuz oldukları mevsimde satın alınır. Sebze ve meyveler kurutma ve konserve yoluyla kışa saklanır. Çarşıdan, pazardan yiyecek maddeleri satın alınırken, bu maddeleri en iyi yetiştiren yörelerin ürünleriyle, sağlık kurallarına uygunlukları da kontrol edilerek mutfağa getirilir.

Türk toplumunda iki türlü sofra vardır.

1. Aile ve misafir sofrası, 2. Toplu sofra

Aile ve Misafir Sofrası

Türk ailesi günümüzde genellikle bir gün içinde üç defa sofra başında toplanmaktadır. Sabah, öğle ve akşam. Büyükşehirlerde iş yeri ve okulların evlere uzaklığı, eşin de çoğu zaman çalışıyor olması, tatil günleri dışında öğle yemeğinde bir araya gelme imkanını ortadan kaldırmıştır. Eski kültürümüzdeki iki öğüne dayalı (kuşluk ve akşam yemeği) beslenme geleneği, böylece günün şartlarına uymuştur.

Her ailede yemek saatleri, aile fertlerinin iş ve okul durumlarına göre ayarlanır. Yemek zamanı yaklaşınca ailenin çocukları, gençleri ellerini yıkadıktan sonra sofranın kurulmasına yardım ederler. Anne, daha çok yemeklerin pişirilmesiyle ilgilenir. Baba ekmeğin, kavun-karpuzun kesilmesi, meyvelerin hazırlanması, suyun sürahiye doldurulması gibi işler yaparak sofra kurulmasında görev alır. Ailede anne anne, baba anne, kayınpeder gibi yaşlılar varsa, sofra hazır olunca yemeğe buyur edilir. Yemek, genellikle masa veya yuvarlak sini tabla üzerinde yenir. Türk toplumunda masa üzerinde, ayrı tabakla yemek yeme alışkanlığı, yaygın olarak kazanılmıştır.

Okul çağındaki çocukların, gençlerin yemek zamanına uymaları, oyun oynamaları, televizyonda film seyretmeleri hoş karşılanmaz. Ailedeki herkesin sofraya ellerini yıkadıktan sonra oturması, önüne peçete, yağlık alması istenir. Yemeğe, aile fertlerinin tamamı sofraya oturduktan sonra başlanır. Töre yemekten önce ellerin yıkanmasının bereketi arttıracağını, yemekten sonra yıkanmasının ise, sağlığa faydalı olacağını ve ömrü uzatacağını söyler.

Yemeğe, aile reisi (baba, büyük baba) “besmele çekerek”, “afiyet olsun” diyerek başlamadıkça diğerleri hiç bir şey yemezler. Sofrada misafir varsa, o da aile reisinin yemeğe başlamasını bekler. Haklı mazaretleri dolayısıyla sofraya geç gelen aile fertleri “afiyet olsun” diyerek kendilerine ayrılan yere otururlur. Türk sofrası geleneğinde yemek sağ elle yenir. Bugün de bu gelenek devam etmektedir. Ancak çatal ve bıçak birlikte kullanılacaksa çatalın sol, bıçağın sağ elde tutulması yaygınlaşmaktadır.

Kırsal kesimde kullanılan ağaç kaşıkların saplarının süslenmesi, üzerlerine beslenmeyle ilgili beyitler yazılması eski bir geleneğimizdir.

Lafı lafa etme ilave Al kaşığı çal pilava
Al kaşığı eline Besmele getir diline

Sofrada tabaklara yemek dağıtımını anne veya baba yapar. Annenin bu görevi yaptığı durumlar daha çoktur. Çünkü anne kimin, hangi yemeği, ne kadar yiyeceğini iyi bilir. Artan yemeklerin dökülmemesi için, ilk önce tabaklara daha az yemek konur. Daha fazla yemek isteyenler, tabaklarındakini bitirdikten sonra tekrar isterler veya sofranın ortasındaki yemek tenceresi veya servis tabağından yiyebilecekleri kadar alırlar. Türk sofrasında yemekler şu sırayla yenir: Çorba, et veya etli sebze yemeği, pilav, makarna veya börek, zeytinyağlılar, tatlı veya meyve. Bir beyitte, bu kural şöyle ifade edilmiştir.

Önce çorba, patlıcan, pilavla hoşaf gelir Helvaya tuz katılmaz, bunu erbabı bilir.
Pilav, makarna veya böreğin yanında “soğukluk” olarak mutlaka hoşaf, komposto, cacık veya yoğurttan biri bulunur. Mevsimine göre salata veya turşudan biri de sofrada yer alır. Yoğurt, Türk sofrasının vazgeçilmez yiyeceğidir. Sade olarak yendiği gibi ayran yapılır ve birçok yemeğe de lezzetlendirici olarak katılır. Eski Türk Beslenme geleneğinden misafire yoğurt ikramı şarttı.

Sofrada her çeşit yiyecek bulunduğu halde, yoğurt yoksa misafir ağırlanmış sayılmazdı. Misafire sadece yoğurt ikram edilmiş olsa, o sofraya mükemmel nazarıyla bakılırdı. Öğle ve akşam yemeklerinde sudan başka en çok ayran, pestil ezmesi, şıra içilir. Yemek dışında kışın sıcak tarçın şerbeti, yazın koruk veya bal şerbeti, nar zamanı nar şerbeti tercih edilir.
Türk ailesinde genellikle öğle yemeği için pişirilenler, akşam yemeğinde de yenir. Kahvaltı, eski kültürümüzdeki “kuşluk yemeği”nin yerini almıştır.

Çorba, süt, akşam yemeğinden artan yemekler ve yoğurttan ibaret kuşluk yemeğinin yerine kahvaltıda; yumurta veya yumurtalı yemekler (omlet gibi), yumurtalı ekmek, yağlı ekmek, peynir, zeytin, reçel, marmelat, sucuk, pastırmadan birkaç çeşidi yenir. Çay, kahve veya süt içilir. Meyve veya meyve suyu, sosis, salam Türk sofrasında kahvaltıda yer almaya başlamıştır.

Kaynak: 21. Yüzyılın Eşiğinde Örf ve Adetlerimiz Kitabı