Yunan ve Latin Mitologyası Neden Önemlidir?

Batıyı, Batı sanat ve edebiyatını, Tanzimattan bu yana bu mitosların Türk edebiyatındaki yansıma ve görüntülerini anlamak için gerekli. İsmail Habip Sevük’ün Avrupa Edebiyatı ve Biz (1940) kitabında şu satırlar, dolayısıyla bu sorunun da cevabıdır:

Bugünkü Avrupa medeniyeti, Yunan ve Latin’den gelen hümanistliğe dayanır. Avrupa, büyük Rönesans’a o sayede erdi. Bugünkü medeniyet şu veya bu Avrupa milletlerinin değil, Yunan ve Latin’e eklenmiş Avrupanındır. Arada Ortaçağ Hıristiyanlığı da aşılanarak Yunan ve Latin’i Rönesans’a bağlayan ve Rönesans’tan zamanımıza kadar uzanan yekpare bir Avrupa medeniyeti. Bu, kül halinde bir nur cephesidir. Hangi millet bu nurlu cepheyi bütün endamıyla kendi diline aksettirebilmişse o «tam Avrupalı» olur. Avrupalı millet demek, Avrupa coğrafyasında bulunan demek değil. Avrupalı millet evvelâ bütün Antikite’yi, yani Yunan ve Latin’in belli başlı eserlerini, sonra diğer Avrupa milletlerinin de yine belli başlı kitaplarını kendi diline nakledendir.»

Böyle diyor İsmail Habip. Bir yandan kendi kültür kaynaklarımızdan yararlanırken bir yandan da Avrupa eserlerini, son yıllarda hattâ günügününe, çeviriyor, okuyoruz. Bunların anlaşılması için çok kere el altında bazı önbilgiler, yardımcı kitaplar bulunması gerekir. Sanatı, edebiyatı devamlı besleyen bir kaynak olarak, Yunan ve Lâtin mitologyası da böyle bir yardımcı.